Translation of "çıkarıyor" in French

0.005 sec.

Examples of using "çıkarıyor" in a sentence and their french translations:

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

en tant que façon d'être au monde.

TT: (Pes ses çıkarıyor)

TT : (Son bas)

TT: (Tiz ses çıkarıyor)

TT : ( Son aigu)

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

arpenter les rues de Mumbai.

Hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

révèle de belles images

Iyi bir iş çıkarıyor.

mais elle travaille bien.

Bu beni çileden çıkarıyor.

- Ça me rend fou.
- Ça me rend dingue.
- Ça me rend folle.

Bebek şimdilerde diş çıkarıyor.

Le bébé fait ses dents maintenant.

Çocuklar çok fazla gürültü çıkarıyor.

Les enfants font trop de bruit.

Hafta sonunun tadını çıkarıyor musun?

- Prenez-vous plaisir à votre week-end ?
- Prends-tu plaisir à ton week-end ?

Bu çocuk şimdi diş çıkarıyor.

L'enfant fait ses dents.

TT: (Tiz ve pes sesler çıkarıyor)

TT : (Sons aigus et bas)

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

La lumière ultraviolette révèle des chasseurs cachés.

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

la nuit présente aux animaux des obstacles...

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

la nuit propose aux animaux des épreuves extraordinaires...

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

Les caméras nocturnes révèlent leur monde secret.

Nasıl bunu benim karşıma çıkarıyor diye

comment cela me fait-il face à cela?

Blackie yemek yerken çok ses çıkarıyor.

Noiraud fait beaucoup de bruit en mangeant.

Japonya savaştan beri refahın tadını çıkarıyor.

Le Japon a prospéré après la guerre.

Sırtlanın havlaması kahkaha gibi ses çıkarıyor.

Le jappement de la hyène résonne comme un rire.

- O ses çıkarıyor.
- O, gürültü yapıyor.

Elle fait du bruit.

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

Mais le soleil révèle la silhouette de l'otarie.

Onlar ülkede sağlıklı bir yaşamın tadını çıkarıyor.

- Ils jouissent d'une vie saine à la campagne.
- Elles jouissent d'une vie saine à la campagne.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

La lumière infrarouge, invisible pour les singes, révèle leurs perchoirs.

Bu kişiyi tanıyor olabilir misiniz diye karşınıza çıkarıyor

vous connaissez peut-être cette personne

Evlilik büyük oranda yolsuzluğa davetiye çıkarıyor. Ancak bunu

créé beaucoup d'incitations pour de la corruption à grande échelle. Mais ça c'est quelque chose

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Il travaille dur pour gagner sa vie.

- Bu sesi ne çıkarıyor?
- Bu gürültüyü yapan ne?

Qu'est-ce qui fait ce bruit ?

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

Nos caméras nocturnes révèlent ce qui pourrait être un comportement nouveau.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Une maman puma et ses quatre petits profitent de la chaleur avant la nuit.

Belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

elle émerge régulièrement dans un certain ordre d'algoraitma.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Plus haut, une caméra thermique révèle un autre chasseur tapi dans les ombres.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Mais les caméras ultrasensibles révèlent une espèce à l'approche différente.