Translation of "Alamadı" in French

0.006 sec.

Examples of using "Alamadı" in a sentence and their french translations:

O, işi alamadı.

Il n'a pas pu avoir le poste.

Ona gülmekten kendini alamadı.

- Il ne pouvait s'empêcher d'en rire.
- Il ne put s'empêcher d'en rire.

O etkin önlemler alamadı.

Il n'a pas pu prendre des mesures efficaces.

Tom ağlamaktan kendini alamadı.

Tom ne put s'empêcher de pleurer.

O, gözlerini ondan alamadı.

Elle ne pouvait détacher ses yeux de lui.

Tom etkilenmekten kendini alamadı.

Tom ne put s'empêcher d'être impressionné.

Tom gözlerini Mary'den alamadı.

Tom était incapable de quitter Marie du regard.

Prenses ona gülmekten kendini alamadı.

La princesse ne pouvait s'empêcher de rire de lui.

Babam gençken bir araba alamadı.

Mon père n'avait pas les moyens de s'acheter une voiture quand il était jeune.

Kahkaha ile gülmekten kendini alamadı.

Elle ne put se retenir d'éclater de rire.

Onun esprilerine gülmekten kendini alamadı.

Il ne pouvait s'empêcher de rire de ses blagues.

Tom kendini gösteriş yapmaktan alamadı.

Tom ne pouvait s'empêcher de frimer.

Polis kadından bir şey alamadı.

La police a été incapable de tirer quoi que ce soit de cette femme.

Tom mutlu hissetmekten kendini alamadı.

Tom ne pouvait s'empêcher de se sentir heureux.

O, fakirdi ve onu satın alamadı.

Il était pauvre et ne pouvait pas acheter cela.

Hiç kimse bir şey satın alamadı.

Personne ne pouvait acheter quoi que ce soit.

Tom istediği bisikleti almayı göze alamadı.

Tom ne pouvait pas se permettre d'acheter le vélo qu'il voulait.

O, fakirdi ve bir ceket satın alamadı.

Il était pauvre et ne pouvait acheter un manteau.

Parası yoktu bu yüzden hiç yiyecek alamadı.

Il n'avait pas d'argent et n'a donc pas pu acheter de nourriture.

Tom, ihtiyacı olduğu kadar çok parayı ödünç alamadı.

Tom n'a pas pu emprunter autant d'argent qu'il le fallait.

- Kız gözlerini onun üzerinden alamadı.
- Kız gözlerini ondan ayıramadı.

La jeune fille ne le quittait pas des yeux.

Tom sahildeki bütün güzel kadınları fark etmekten kendini alamadı.

Tom ne pouvait pas s'empêcher de remarquer toutes les belles femmes sur la plage.