Translation of "Alanı" in French

0.004 sec.

Examples of using "Alanı" in a sentence and their french translations:

Manyetik alanı var fakat

a un champ magnétique mais

Bu, onun uzmanlık alanı.

C'est sa spécialité.

Benim dolap alanı tükeniyor.

- Je manque d'espace dans ma penderie.
- Je manque d'espace dans mon placard.

Bu alanı oldukça iyi biliyorum.

Je connais très bien cet endroit.

Ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Je peux voir une très grande zone

Marsın da manyetik bir alanı vardı

marsin avait également un champ magnétique

Savaş alanı ölü ve yaralılarla doluydu.

Le champ de bataille était jonché de morts et de blessés.

O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.

Elle veut étendre la zone non-fumeurs.

Dairenin alanı için hangi formül kullanılır?

Quelle est la formule pour calculer la surface du cercle ?

Ve kapalı çiftliklerde alanı, maksimum verimlilik için

Afin de maximiser la production dans un espace limité,

Sebzeler yetiştirmek için bu alanı kullanabilir miyim?

Puis-je utiliser cet endroit pour faire pousser des légumes ?

Tavan arasında bol miktarda depolama alanı vardır.

Il y a beaucoup d'espace dans les combles pour stocker.

Kanada'nın alanı Amerika birleşik Devletleri'nkinden daha büyüktür.

La superficie du Canada est plus grande que celle des États-Unis.

Bunun ilk nedeni, okyanusların çok geniş bir alanı,

La première raison est la taille des océans,

...gerçekten de çok tuhaf gece yaratıklarının yaşam alanı.

abrite des créatures nocturnes très bizarres.

Bu yüzden dünyanında dev bir manyetik alanı var

donc il y a un énorme champ magnétique dans votre monde

Bir hava alanı ve onunla bağlantılı bütün işleri düşünün.

Pensez à un aéroport et à l'activité économique qu'il génère.

Bu patlama 2 bin kilometre kare alanı doğrudan etkiledi

cette explosion a touché directement la zone de 2 mille kilomètres carrés

Güney manyetik alanı her 11 yılda 1 yer değiştiriyor

le champ magnétique sud change tous les 11 ans

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

Les arbres fruitiers exigent beaucoup d'espace pour se développer.

Ne yazık ki ormanlar bu alanı sağlamak için yok ediliyor

Malheureusement, pour cela, des forêts sont souvent défrichées,

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

Elle offre beaucoup d'espace de vie et d'espace de laboratoire.

Mareşal Ney tarihteki en ilham verici savaş alanı komutanlarından biriydi: doğuştan bir

Le maréchal Ney était parmi les commandants de champ de bataille les plus inspirants de l'histoire: un

Sızıntısı, çevresinde büyük bir kalabalık toplamak için etki alanı için popüler inkübatör

une alternative à son mari à la présidence, d'autant plus qu'elle est devenue un incubateur populaire

Ortalama bir Amerikan yaşam alanı Japonya'daki yaşam alanının iki katı kadar büyüktür.

L'espace d'habitation moyen aux États-Unis est deux fois plus important que celui du Japon.

Aya gidip gelirken üç astronot için yakıt, güç, kaynak ve yaşam alanı sağlayacaktı

Il fournirait du carburant, de l'énergie, des fournitures et un espace de vie à trois astronautes alors qu'ils se

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

Toutes ces proies en font un terrain d'entraînement idéal pour un jeune jaguar apprenant à survivre.