1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-French
  4. Birbirlerinden

Translation of "Birbirlerinden" in French

0.003 sec.

Examples of using "Birbirlerinden" in a sentence and their french translations:

- Birbirlerinden nefret ederler.
- Birbirlerinden nefret ediyorlar.

Ils se détestent.

- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.

- Ils se haïssaient l'un l'autre.
- Ils se détestaient.

Onlar birbirlerinden ayrılamazlar.

- Ils sont inséparables.
- Elles sont inséparables.

Birbirlerinden başka kimseleri yoktu.

Tout ce qu'ils avaient était l'un l'autre.

Kesinlikle birbirlerinden nefret ediyorlar.

- Ils se détestent absolument.
- Ils se détestent suprêmement.

Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.

Ces frères se détestent.

Onlar gerçekten birbirlerinden nefret ediyorlar.

- Ils se détestent vraiment.
- Elles se détestent vraiment.

Bu iki etken birbirlerinden bağımsızdırlar.

Ces deux facteurs sont indépendants l'un de l'autre.

Komitenin bütün üyeleri birbirlerinden nefret ediyorlar.

- Tous les membres du comité se haïssent l'un l'autre.
- Tous les membres du comité se détestent les uns les autres.

Birbirlerinden en içten duygularla nefret ediyorlar.

Ils se haïssent du fond du cœur.

Tom ve Mary birbirlerinden nefret ederler.

Tom et Mary se détestent.

Daha sonrasında ise bunlar ayrılmaya başladı birbirlerinden

puis ils ont commencé à se séparer

Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.

Tous les hommes se haïssent naturellement l'un l'autre.

Tom ve Mary asla gözlerini birbirlerinden almadılar.

Tom et Mary ne se sont jamais quittés des yeux.

İnsanlar gerçekten birbirlerinden nefret etmek zorundalar mı?

- Les personnes ont-elles réellement besoin de se haïr mutuellement?
- Faut-il vraiment que les gens se détestent ?

Yollarını kaybetmiyorlar ve birbirlerinden ayrılmadan disiplinli bir şekilde ilerliyorlar

Ils ont perdu leur chemin et s'éloignent les uns des autres plutôt que de manière disciplinée

İki erkek kardeş birbirlerine o kadar çok benziyorlar ki onları birbirlerinden zorlukla ayırt edebiliyorum.

Les deux frères se ressemblent tellement que je peux difficilement les distinguer.