Translation of "Dizüstü" in French

0.015 sec.

Examples of using "Dizüstü" in a sentence and their french translations:

O, dizüstü bilgisayarı çıkardı.

Il a sorti un calepin.

O, kimin dizüstü bilgisayarıdır?

- À qui est cet ordinateur portatif ?
- De qui est-ce le laptop ?

- Hangi dizüstü bilgisayara ihtiyacım var?
- Bana hangi dizüstü bilgisayar lazım?

De quel ordinateur portable ai-je besoin ?

Onun dizüstü zaten beş yıllık.

Son portable a déjà cinq ans.

Oturdum ve dizüstü bigisayarımı açtım.

Je m'assis et ouvris mon ordinateur portable.

Bu dizüstü bilgisayar çok incedir.

Cet ordinateur portable est très fin.

Benim bir dizüstü bilgisayarım var.

- J'ai un carnet de notes.
- Je dispose d'un carnet de notes.
- Je dispose d'un ordinateur portable.

Ben bir dizüstü bilgisayar istiyorum.

- Je veux un ordinateur portable.
- Je veux un ordinateur portatif.

Lütfen dizüstü bilgisayarınızı bana gösterin.

- S'il te plaît, montre-moi ton cahier.
- S'il vous plaît, montrez-moi votre cahier.
- Montre-moi ton cahier s'il te plaît.
- Montrez-moi votre cahier s'il vous plaît.

Damlacıklar dizüstü bilgisayarımın üstüne düşüyorlar.

- Des gouttelettes sont en train de tomber sur mon ordinateur portable.
- Des gouttelettes tombent sur ​​mon ordinateur portable.

O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.

- Il passe ses soirées en face de son ordinateur portable.
- Il passe ses soirées face à son ordinateur portable.

Senin yanında dizüstü bilgisayarın var mı?

- As-tu ton ordinateur portable avec toi ?
- Avez-vous votre ordinateur portable avec vous ?

Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.

Un portable est mieux qu'un ordinateur de bureau.

Benim bir dizüstü bilgisayara ihtiyacım var.

J'ai besoin d'un ordinateur portable.

O mağazada dizüstü bilgisayar satıyorlar mı?

Vend-on des cahiers dans ce magasin ?

Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.

C'est pratique d'avoir un ordinateur portable.

- Okul defteri, çantanın içinde.
- Dizüstü bilgisayar, çantanın içinde.

Le cahier est dans la serviette.

- Geçen cumartesi bir laptop satın aldım.
- Geçen cumartesi bir dizüstü bilgisayar satın aldım.
- Geçen cumartesi bir dizüstü bilgisayar aldım.

Samedi dernier, j'ai acheté un ordinateur portable.

- Bu laptop bana ait.
- Bu dizüstü bilgisayar bana ait.

Cet ordinateur portable m'appartient !

- O laptop ne kadar?
- O dizüstü bilgisayar ne kadar?

Combien coûte cet ordinateur portable ?

- Bu laptop ne kadar?
- Bu dizüstü bilgisayar ne kadar?

Combien coûte cet ordinateur portable ?

Dizüstü bilgisayarımı burada bulamıyorum; onu başka yere koymuş olmalıyım.

- Je n'arrive pas à trouver mon carnet ici ; j'ai dû le poser ailleurs.
- Je n'arrive pas à trouver mon bloc-notes ici ; j'ai dû le poser ailleurs.