Translation of "Hayvanat" in French

0.008 sec.

Examples of using "Hayvanat" in a sentence and their french translations:

Hayvanat bahçesine gittim.

Je suis allé au zoo.

Hayvanat bahçesine gittik.

- Nous sommes allés au zoo.
- Nous sommes allées au zoo.

Fil, hayvanat bahçesine getirildi.

L'éléphant a été amené au zoo.

Onlar hayvanat bahçesine gittiler.

- Ils sont allés au zoo.
- Elles sont allées au zoo.

Kaplanlar hayvanat bahçesinden kaçtı.

Les tigres se sont enfuis du zoo.

Dün hayvanat bahçesine gittim.

Je suis allée au zoo hier.

Hayvanat bahçesinde maymunlar gördük.

Nous avons vu des singes au zoo.

Hayvanat bahçesindeki maymunu gördüm.

Nous avons vu le singe au zoo.

Bir hayvanat bahçesinde çalışıyorum.

Je travaille dans un zoo.

Hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

Comment puis-je me rendre au zoo ?

Hayvanat bahçesine gitmek istiyorum.

Je veux aller au zoo.

hayvanat bahçesindeki hayvanları bile sattılar.

ils ont même vendu les animaux du zoo.

Buradan hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

Comment puis-je aller au zoo à partir ici ?

Çocuk hayvanat bahçesinde hiç bulunmadı.

Le garçon n'est jamais allé au zoo.

O bizi hayvanat bahçesine götürdü.

Il nous a emmenés au zoo.

Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

- Mon père nous a emmenés au zoo.
- Mon père nous a emmenées au zoo.

Kız kardeşimle hayvanat bahçesine gittim.

- Je suis allé au zoo avec ma sœur.
- Je suis allée au zoo avec ma sœur.

Hayvanat bahçesinden birkaç hayvan kaçtı.

- Plusieurs animaux s'échappèrent du zoo.
- Plusieurs animaux se sont échappés du zoo.

Dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

Hier ils sont allés au zoo en bus.

Kaplanlardan biri hayvanat bahçesinden kaçtı.

L'un des tigres s'est échappé du zoo.

Hayvanat bahçesi pazartesi günleri kapalıdır.

Le zoo est fermé le lundi.

Hayvanat bahçesi her pazartesi kapalı.

Le zoo est fermé tous les lundis.

Bu hayvanat bahçesi kaç yaşında?

Quel âge a ce zoo ?

Hayvanat bahçesi Noel günü kapalıydı.

Le zoo était fermé le jour de Noël.

Hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

- Est-ce que tu veux aller au zoo ?
- Souhaitez-vous aller au zoo ?

Hayvanat bahçesi pazartesi günü kapalı.

Le zoo est fermé le lundi.

O onu hayvanat bahçesine götürdü.

- Elle l'emmena au zoo.
- Elle l'a emmené au zoo.

Hayvanat bahçesi Noel gününde kapatıldı.

Le zoo était fermé le jour de Noël.

Hayvanat bahçesinde bir devekuşu gördüm.

J'ai vu une autruche au zoo.

Hayvanat bahçesi buradan uzakta değil.

Le zoo n'est pas loin d'ici.

- Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Büyük bir hayvan, hayvanat bahçesinden kaçtı.

Un grand animal s'est échappé du zoo.

Parkta bir hayvanat bahçesi var mı?

Y a-t-il un zoo dans le parc ?

Çocuklarını sık sık hayvanat bahçesine götürür.

Il emmène souvent ses enfants au zoo.

Boston'da bir hayvanat bahçesi var mıdır?

Y a-t-il un zoo à Boston ?

Mars'taki hayvanat bahçelerinde dünyadan hayvanlar var.

Dans les zoos de Mars, il y a des animaux de la Terre.

Onlar dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

Hier ils sont allés au zoo en bus.

Kız kardeşim çocukları hayvanat bahçesine götürdü.

Ma sœur a emmené les enfants au zoo.

Hayvanat bahçeleri hayvanlar için cezaevi gibidir.

Les zoos sont, pour les animaux, comme des prisons.

O, onu hayvanat bahçesine götürmemi önerdi.

- Elle suggéra que je l'emmène au zoo.
- Elle a suggéré que je l'emmène au zoo.

O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.

- Elle se rendit au zoo avec lui.
- Elle s'est rendue au zoo avec lui.
- Elle alla au zoo avec lui.
- Elle est allée au zoo avec lui.

Tom, Mary'yi hayvanat bahçesine götürmemi istedi.

Tom m'a demandé d'emmener Mary au zoo.

Avustralya'da kaç tane hayvanat bahçesi var?

Combien y-a-t-il de zoos en Australie?

Hayvanat bahçesine giden otobüs bu mu?

Est-ce le bus qui va au zoo ?

Kız hayvanat bahçesine götürülme konusunda ısrar etti.

La fille insista pour qu'on l'amène au zoo.

Birkaç dakikalık yürüyüş onu hayvanat bahçesine getirdi.

Il fut au zoo en deux ou trois minutes de marche.

Bana hayvanat bahçesine giden yolu söyleyebilir misin?

Pourriez-vous m'indiquer le chemin du zoo ?

Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan var mıdır?

Y a-t-il beaucoup d'animaux au zoo ?

Bu öğleden sonra oğlumu hayvanat bahçesine götüreceğim.

J'emmène mon fils au zoo cet après-midi.

Bu hayvanat bahçesinde bir dükkan var mı?

- Il y a un magasin dans ce zoo ?
- Y a-t-il un magasin dans ce zoo ?

Park içinde bir hayvanat bahçesi var mı?

Y a-t-il un zoo dans le parc?

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill a amené son petit frère au zoo.

Hayvanat bahçesinin hemen kuzeyinde bir müze var.

Il y a un musée juste au nord du zoo.

Çocuklarımla hayvanat bahçesindeydim ve telefonum durmadan çalmaya başladı.

J'étais au zoo avec mes enfants et le téléphone sonnait constamment.

Jimmy onu hayvanat bahçesi götürmem için bana yalvardı.

Jimmy m'a supplié de l'emmener au zoo.

Hayvanat bahçesini ziyaret edinceye kadar bir zürafa görmemiştim.

Je n'avais jamais vu de girafe avant d'aller au zoo.

Bu öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?

Est-ce que tu voudrais aller au zoo cet après-midi ?

Son kez ne zaman bir hayvanat bahçesine gittin?

C’était quand la dernière fois que tu es allé au zoo?

Geçen Cumartesi, ailem pandaları görmek için hayvanat bahçesine gitti.

Samedi dernier, ma famille est allée au zoo pour voir les pandas.

Geçen pazar ailem pandaları görmek için hayvanat bahçesine gitti.

Dimanche dernier, ma famille est allée au zoo pour voir des pandas.

Jimmy benim onu hayvanat bahçesine götürmem konusunda ısrar etti.

Jimmy insista pour que je l'amène au zoo.

Tom ve Mary okullarını astılar ve hayvanat bahçesine gittiler.

Tom et Mary ont séché les cours et sont allés au zoo.

Hayvanat bahçesine gitmeyi mi yoksa sinemaya gitmeyi mi tercih edersin?

Aimerais-tu mieux aller au zoo ou au cinéma ?

Kuşatma sırasında, hayvanat bahçesi hayvanları düzenli olarak restoran menülerine düştüler.

Au cours du siège, des animaux du zoo finissaient fréquemment sur les menus des restaurants.

Gazete, bir aslanın hayvanat bahçesinden kaçtığını ve artık şehrin herhangi bir yerinde olabileceğini söyledi.

Le journal raconte qu'un lion s'est échappé du zoo et qu'il pourrait, à présent, être dans n'importe quelle partie de la ville.