Translation of "Iddia" in French

0.007 sec.

Examples of using "Iddia" in a sentence and their french translations:

Bu bir iddia.

C'est un pari.

Uzman olduğunu iddia edenler

Ceux d'entre nous qui affirment être des experts

Bunu ben iddia etmiyorum,

Ce n'est pas moi qui prétends cela,

Her iki iddia yanlış.

Les deux affirmations sont fausses.

Ben aksini iddia etmiyorum.

Je ne dis pas le contraire.

Mükemmel olduğumuzu iddia etmiyorum.

Je ne prétends pas que nous sommes parfaits.

Tom kazandığını iddia ediyor.

- Tom prétend avoir gagné.
- Tom prétend qu'il a gagné.

- Kızları canavarları gördüğünü iddia ediyor.
- Onların kızı canavarları gördüğünü iddia ediyor.

Leur fille prétend voir des monstres.

O, haklı olduğunu iddia etti.

Elle a affirmé qu'elle avait raison.

O, dürüst olduğunu iddia ediyor.

Il clame qu'il est honnête.

Onun masum olduğunu iddia ediyor.

Il affirme qu'elle est innocente.

Fransızca konuşabildiğimi hiç iddia etmedim.

Je n'ai jamais prétendu pouvoir parler le français.

İddia ediyorum Tom hakkında konuşuyorsun.

- Je parie que tu parles de Tom.
- Je parie que vous êtes en train de parler de Tom.
- Je parie que vous parlez de Tom.

Onun suçsuz olduğunu iddia etti.

Il maintenait qu'il était innocent.

Küresel ısınmadan anladığımı iddia etmiyorum.

Je ne prétends pas comprendre le réchauffement climatique.

Bir iddia bir kanıt değildir.

Une assertion n'est pas une preuve.

Bir finans uzmanı olduğunu iddia etti.

Il prétendait être un expert en finances.

O, bir ressam olduğunu iddia ediyor.

Il prétend être un peintre.

Onlar onun doğru olduğunu iddia ettiler.

- Ils affirmèrent que c'était vrai.
- Elles affirmèrent que c'était vrai.
- Ils ont affirmé que c'était vrai.
- Elles ont affirmé que c'était vrai.

Bazıları her şeyi bildiklerini iddia ederler.

Certains prétendent tout connaître.

Tom hiç kimseyi öldürmediğini iddia ediyor.

Tom affirme qu'il n'a jamais tué personne.

O senin onları çaldığını iddia ediyor.

- Il prétend que vous les avez volés.
- Il prétend que vous les avez volées.
- Il prétend que tu les as volés.
- Il prétend que tu les as volées.

Kitabı kütüphaneye iade ettiğini iddia ediyordu.

Il prétendit qu'il avait rendu le livre à la bibliothèque.

Ve kolay olacağını kim iddia etti?

- Et qui a dit que ce serait facile ?
- Et qui a prétendu que cela serait facile ?

Tom psişik güçlerinin olduğunu iddia ediyor.

Tom prétend avoir des pouvoirs psychiques.

O sürekli suçsuz olduğunu iddia etti.

Elle n'a cessé de protester de son innocence.

Tom Mary'nin oğlu olduğunu iddia etti.

Tom a prétendu être le fils de Mary.

Ve bir tarlanın mülkiyetinde hak iddia eder.

d'un mouton, d'un arbre et d'un champ.

Iyi olacağını iddia eden bir uzman vardı.

un autre expert affirme que cela serait positif.

Tom onun söylediğini iddia ettiğin şeyi söylemedi.

Tom n'a pas dit ce que tu as dit qu'il a dit.

Tom onun bir kaza olduğunu iddia etti.

Tom a déclaré que c'était un accident.

Mary senin onun incilerini çaldığını iddia ediyor.

Marie prétend que tu lui as volé ses perles.

Altında mükemmel bir tünel ağı olduğu iddia edildi

prétendait être un excellent réseau de tunnels en dessous

Ama neredeyse Avrupa'ya kadar bağlantı olduğu iddia ediliyor

mais prétendument en Europe

Bazıları benden daha çok sevdiğini de iddia ediyor

Certains prétendent aussi aimer plus que moi

Aslında bunun Magdalalı Meryem olduğu da iddia edilir

En fait, on prétend que c'est Marie-Madeleine

2012 yılında bir felaket oluşacağını iddia edenler var.

Il y a ceux qui prétendent qu'une catastrophe se produira en 2012.

Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.

Tom soutient qu'il a tiré sur Mary par légitime défense.

O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.

Elle prétend ne rien savoir à son sujet.

Tom finans alanında bir uzman olduğunu iddia etti.

Tom a prétendu être un expert de la finance.

Tom Mary hakkında hiçbir şey bilmediğini iddia ediyor.

- Tom affirme ne rien savoir à propos de Mary.
- Tom affirme ne rien savoir à propos de Marie.

Tom geleceği tam olarak tahmin edebildiğini iddia ediyor.

Tom prétend qu'il peut prédire avec précision l'avenir.

2036 yılından geldiğini iddia ediyor. Devlet için çalıştığını söylüyor.

Il prétend être de 2036. Il dit qu'il travaille pour l'État.

Ve bir proje için bu tarihe geldiğini iddia ediyor.

Et il prétend être venu à cette date pour un projet.

Kimilerine göre yumrukla, kimilerine göre silgi attığı iddia ediliyor

Selon certains, on prétend qu'il a frappé une gomme, selon certains, avec un poing.

Mary el çantasının kocasından bir hediye olduğunu iddia etti.

Mary a affirmé qu'elle avait reçu ce sac à main de son mari.

Birçok nemlendirici krem, anti-aging etkileri olduğunu iddia eder.

De nombreuses crèmes hydratantes prétendent avoir un effet anti-âge.

Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.

Linda a affirmé qu'elle était enceinte afin de forcer Dan à la demander en mariage.

Amerika, bunun "sınıfsız" bir toplum olduğunu iddia etmeyi sever.

Les États-Unis sont un pays qui aime à croire qu'il n'a pas de classes sociales.

- Amerikan askerleri durumunu korudu.
- Amerikan askerleri haklı olduklarını iddia ettiler.

- Les troupes américaines ont maintenu leurs positions.
- Les troupes américaines ont tenu bon.

Generallerinin ve birliklerinin minnettarlığım üzerine sonsuza kadar hak iddia ettiğini söyleyin ."

ses généraux et ses troupes ont gagné des revendications éternelles sur ma gratitude.»

O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor fakat ona inanmıyorum.

Elle prétend qu'elle ne sait rien de lui mais je ne la crois pas.

Goethe iddia etti, "yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez".

Goethe déclara : « Qui ne connaît pas de langues étrangères ne sait rien de la sienne. »

Uçak kazalarının çoğunun kalkış ve iniş aşamalarında meydana geldiği iddia ediliyor.

Il paraît que la plupart des accidents d'avion a lieu lors des phases d'atterrissage et de décollage.

- Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.
- Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu söylüyorlar.

Ils affirment que tous leurs produits sont respectueux de l'environnement.

Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.

Il y a eu de nombreuses réclamations de consommateurs sur le fait que nos produits ne durent pas aussi longtemps que nous le prétendons.

Tom çok fazla TV izlemediğini fakat günde üç saatten daha fazla izlediğini iddia ediyor.

Tom prétend qu'il ne regarde pas beaucoup la télévision, mais il la regarde plus de trois heures par jour.

Maria, Esperanto'nun Tom'un olduğunu iddia ettiği kadar öğrenmesi gerçekten kolay olup olmadığını bilmek istiyor.

Maria aimerait savoir si l'espéranto est vraiment aussi facile à apprendre que Tom l'a déclaré être.

Ertesi akşam, tahtın ilahi hakkı, gece gökyüzünde muhteşem bir kuyruklu yıldız tarafından teyit edildiğini iddia eder.

Son droit divin au trône fut confirmé la nuit suivante par une comète spectaculaire dans le ciel nocturne.

- Bazıları tam vücut tarayıcılarının anayasanın dördüncü ek maddesini ihlal ettiğini iddia ediyor.
- Bazıları tam vücut tarayıcılarının Amerikan anayasasının 4. ek maddesini ihlal ettiğini ileri sürüyor.

Certains prétendent que les scanners corporels violent le quatrième amendement.