Translation of "Inanmadı" in French

0.004 sec.

Examples of using "Inanmadı" in a sentence and their french translations:

Polis hırsıza inanmadı.

Le policier ne crut pas le voleur.

O bana inanmadı.

- Il ne m'a pas cru.
- Il ne m'a pas crue.

Kimse bana inanmadı.

- Personne ne me crut.
- Personne ne m'a cru.
- Personne ne m'a crue.

Kimse ona inanmadı.

- Personne ne la crut.
- Personne ne la croyait.
- Personne ne l'a crue.

Kimse Tom'a inanmadı.

Personne n'a cru Tom.

Tom bana inanmadı.

Tom ne voulait pas me croire.

Söylediğime kimse inanmadı.

Personne ne crut ce que je dis.

Tom, Mary'ye inanmadı.

Tom n'a pas cru Mary.

Onlar asla yapamayacağına inanmadı.

Jamais ils n'ont pensé ne pas y arriver,

Neredeyse kimse ona inanmadı.

- Presque personne ne le croyait.
- Presque personne ne le crut.
- Presque personne ne l'a cru.

Hiç kimse ona inanmadı.

- Personne ne l'a cru.
- Personne ne le crut.

Hiç kimse buna inanmadı.

- Personne ne l'a cru.
- Personne ne le crut.

Jüri, Dan'ın hikayesine inanmadı.

Le jury n'a pas cru au récit de Dan.

Hiç kimse bize inanmadı.

- Personne ne nous crut.
- Personne ne nous a cru.

Hiç kimse onun hikayesine inanmadı.

- Personne ne crut son histoire.
- Personne n'a cru son histoire.

O, ona ilk önce inanmadı.

Il ne le croyait pas tout d'abord.

Hiç kimse bana asla inanmadı.

- Personne ne me crut jamais.
- Personne ne m'a jamais cru.

Aslında, o buna hiç inanmadı.

Au début, il n'y croyait pas du tout.

O ona bir saniye inanmadı.

Il ne l'a pas cru une seconde.

O onlara bir saniye inanmadı.

- Il ne les a pas crus une seconde.
- Il ne les a pas crues une seconde.

Sami, İsa'nın çarmıha gerildiğine inanmadı.

Sami ne croyait pas que Jésus avait été crucifié.

Tom Mary'nin söylediklerinin bir kelimesine inanmadı.

Tom n'a pas cru un mot de ce qu'a dit Marie.

Tom kendisini sevdiğini söylediğinde Mary'ye inanmadı.

Tom ne croyait pas Mary quand elle lui disait qu'elle était amoureuse de lui.

Halk gerçekten imama inanmadı arifin peşine gitti

les gens ne croyaient pas vraiment à l'imam, il est allé après arif

Bazıları onun hikayesini inandı ve diğerleri inanmadı.

Quelques-uns croyaient en son histoire, d'autres non.

Tom Mary'nin hırsızlıkla bir ilgisi olmadığına inanmadı.

Tom ne pensait pas que Marie était impliquée dans le vol.

Bu planın iyi bir plan olduğuna herkes inanmadı.

Tout le monde ne croyait pas que ce plan était bon.

- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.

- Presque personne ne le croyait.
- Presque personne ne la croyait.

Ancak bir kişi benim bu acıya rağmen zafer hikâyeme inanmadı.

Mais une personne n'a pas cru à mon histoire de triomphe face au deuil.