Translation of "Kocası" in French

0.004 sec.

Examples of using "Kocası" in a sentence and their french translations:

Onun kocası hapiste.

Son mari est en prison.

Mary'nin kocası zengin.

Le mari de Marie est riche.

Rahmetli kocası kemancıydı.

- Son dernier mari était violoniste.
- Son défunt mari était violoniste.

Mary'nin kocası mısın?

- Tu es le mari de Mary?
- Vous êtes le mari de Mary?

Onun kocası zengindir.

Son mari est riche.

Kocası mükemmel bir aşçıdır.

Son mari est un excellent cuisinier.

Kocası üç yıldır hapiste.

Son mari est en prison pour trois ans.

Onun kocası ölmek üzere.

Son mari est sur son lit de mort.

Onun kocası bir zinacıdır.

Son mari est adultère.

Kocası şimdi Tokyo'da yaşıyor.

Son mari vit maintenant à Tokyo.

Onun kocası genellikle sarhoştur.

Son mari est généralement ivre.

Kocası yüksek sesle horluyordu.

Son mari ronflait bruyamment.

Tom Mary'nin kocası değil.

Tom n'est pas le mari de Mary.

Kız kardeşimin kocası kayınbiraderimdir.

Le mari de ma sœur est mon beau-frère.

Kocası hakkında sürekli şikâyet ediyor.

Elle se plaignait tout le temps de son mari.

Mary'nin kocası ona kötü davrandı.

L'époux de Marie la maltraitait.

Onun kocası gerçekten çok içer.

Son mari boit vraiment comme un trou.

Mary'nin kocası onu suistimal etti.

- Le mari de Marie l'a maltraitée.
- L'époux de Marie la maltraitait.

Mary'nin kocası, benim kocamın yaşındadır.

Le mari de Marie est du même âge que le mien.

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

Une femme dont le mari est mort s'appelle une veuve.

Onun kocası Oda ailesinin bir üyesidir.

Son mari est un membre du clan Oda.

Onun kocası da çocukların velayetini istedi.

Son mari réclamait aussi la garde des enfants.

Annemin kız kardeşinin kocası benim eniştemdir.

Le mari de la sœur de ma mère est mon oncle.

Bir kocası ve iki kızı vardır.

Elle a un mari et deux filles.

Kocası yeni bir aylık dergi yayınlamayı planlıyor.

Son époux envisage de publier un nouveau magazine mensuel.

Mary'nin kocası her zaman aynı şapkayı giyer.

Le mari de Marie porte toujours le même chapeau.

O kocası ile ilgili her zaman hata buluyor.

Elle trouve toujours des défauts à son mari.

O benim kız kardeşimin kocası. O benim kayınbiraderim.

C'est le mari de ma sœur. C'est mon beau-frère.

Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Son mari mange tout ce qu'elle lui met devant le nez.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Marie et son mari reçurent le prix Nobel de physique en 1903.

Bu yüzden o ve kocası oraya gittiler ve ortaokuldaki çocukları için

Avec son mari, elle a milité en faveur de l'émission d’obligations

Tutulan bir Anisa eşi ile Akhras sarayına, kocası aracılığıyla saraya ulaşan ve

épouse Anisa gardée en C'est l' autre qui a atteint le palais par l'intermédiaire de son mari

Katılan asıl cazibesi Kocası, göçü ve başarısı, Yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kaldığı

charme essentiel qui a participé Son mari, l'émigration et le succès, est un vie normale

- İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- Hem iş arkadaşım hem de onun kocası Amerikalı.

Ma collègue et son mari, ils sont Américains tous les deux.