Translation of "Piknik" in French

0.004 sec.

Examples of using "Piknik" in a sentence and their french translations:

Piknik içi tarih kararlaştıralım.

Décidons de la date du pique-nique.

Piknik bütün gün sürdü.

Le pique-nique a duré toute la journée.

Piknik için ormana gittiler.

Ils sont allés dans les bois pique-niquer.

Piknik yağmurdan dolayı iptal edildi.

Le pique-nique a été annulé à cause de la pluie.

Bu piknik için ideal hava.

Le temps est idéal pour un pique-nique.

Onlar piknik için yola çıktılar.

Ils partirent en pique-nique.

O önümüzdeki cumartesi piknik yapacak.

Il va faire un pique-nique samedi prochain.

Yağmur nedeniyle piknik iptal edildi.

Le pique-nique a été annulé à cause de la pluie.

Piknik için harika bir gün.

Ah que voici une journée merveilleuse pour un pique-nique.

Piknik yağmur nedeniyle iptal edildi.

Le pique-nique a été annulé à cause de la pluie.

Bu piknik için güzel bir gün.

La journée est agréable pour faire un pique-nique.

Bugün piknik için mükemmel bir gün.

Aujourd'hui, c'est une journée parfaite pour pique-niquer.

Bir piknik için bugün hava çok soğuk.

Il fait trop froid aujourd'hui pour un pique-nique.

Piknik yapmak için güzel bir yer buldum.

J'ai trouvé un chouette endroit pour faire un pique-nique.

Tom ve Mary şelâlenin yanında piknik yaptı.

Tom et Mary ont pique-niqué près de la cascade.

Tom ve Mary gölde bir piknik planlıyorlar.

Tom et Mary préparent un pic-nique au bord du lac.

Yağmur yağdığı için piknik öğle yemeğimizi evde yedik.

- Comme il pleuvait, nous dûmes manger notre pique-nique à l'intérieur.
- Comme il pleuvait, nous avons dû manger notre pique-nique à l'intérieur.

Evet, bu mağarada bir kurt büyük bir piknik yapmış.

Oui, un loup a fait un festin de roi dans cette grotte.

- Bir piknik masası yapmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- Bir piknik masasını kurmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.

Je n'aurais jamais pensé que ce serait aussi difficile de construire une table de pique-nique.

Öylesine güzel bir gündü ki biz piknik yapmaya karar verdik.

C'était une si belle journée que nous décidâmes de pique-niquer.

Yarın hava güzel olur mu bilmiyorum, ama eğer yarın hava güzel olursa biz piknik yapacağız.

Je ne sais pas s'il fera beau demain, mais s'il fait beau nous irons pique-niquer.