Translation of "Tanrı" in French

0.009 sec.

Examples of using "Tanrı" in a sentence and their french translations:

"Tanrı aşkına ..."

«Jésus-Christ…»

Tanrı vardır.

Dieu existe.

Tanrı kötüdür.

Dieu est mauvais.

Tanrı aşkına!

Pour l'amour de Dieu !

Tanrı büyüktür.

Dieu est grand.

Tanrı bilir.

Dieu sait.

- Tanrı, Kraliçe'yi korusun!
- Tanrı kraliçeyi korusun.

- Que Dieu sauve la Reine !
- Dieu protège la Reine !

Tanrı tarafından cezalandırıldı

Puni par dieu

Tanrı, duamı duy.

Dieu, entends ma prière.

Tanrı var değildir.

- Dieu n'existe pas.
- Il n'y a pas de Dieu.
- Le blasphème est un crime sans victime.

Tanrı evreni yarattı.

Dieu créa l'univers.

Tanrı evreni yaptı.

Dieu créa l'univers.

Bir tanrı nedir?

Qu'est-ce qu'un dieu ?

Tanrı Amerika'yı korusun.

Que Dieu bénisse les États-Unis d'Amérique !

Sen tanrı değilsin.

Vous n'êtes pas Dieu.

Tanrı veya doğa.

Dieu ou la nature.

Tanrı Kraliçeyi korusun!

Que Dieu sauve la Reine !

Bir tanrı öldürdüm.

J'ai tué un dieu.

Tanrı sizi korusun.

- Que Dieu te bénisse !
- Que le ciel vous bénisse.
- Que Dieu vous bénisse !

Tanrı Tatoeba'yı korusun.

Dieu bénisse Tatoeba !

Tanrı bizimle olsun.

Que Dieu soit avec nous.

Tanrı hepinizi korusun

Que Dieu vous bénisse tous.

Tanrı var mı?

Y a-t-il un dieu ?

- Düşünüyorum, öyleyse Tanrı var.
- Bence bu nedenle Tanrı var.

Je pense donc Dieu est.

Tanrı bir işaret gönderdi.

- Dieu envoya un signe.
- Dieu envoya un écriteau.
- Dieu envoya une pancarte.
- Dieu envoya un panneau.
- Dieu a envoyé un écriteau.
- Dieu a envoyé un signe.
- Dieu a envoyé une pancarte.

Tanrı her yerde bulunabilir.

On peut trouver Dieu n'importe où.

Tanrı, Kraliçe'yi tıraş etsin!

Que Dieu rase la Reine !

Tanrı bizimle birlikte olsun.

- Dieu soit avec nous.
- Que Dieu soit avec nous.

Tanrı ve Buda yoktur.

Il n'y a aucun Dieu et aucun Bouddha.

- Allah vardır.
- Tanrı vardır.

Dieu existe.

Tanrı da Esperanto'yu anlar.

Dieu aussi comprend l'espéranto.

Tanrı bize yardım etsin.

Que Dieu nous aide.

Tanrı her zaman iyidir.

Dieu est toujours bon.

Tanrı aşkına, şunu kes!

Pour l'amour de Dieu, arrête ça !

Düşünüyorum, öyleyse Tanrı var.

Je pense donc Dieu est.

Şimdi Tanrı ve Buda yok.

Il n'est désormais ni Dieu ni Bouddha.

Tanrı insanı kendi suretinde yarattı.

Dieu créa l'homme à son image.

- Allah büyüktür!
- Allahuekber!
- Tanrı uludur!

Allah est grand !

O bir tanrı gibi güzel!

Il est beau comme un dieu !

Tanrı dünyayı altı günde yarattı.

Dieu créa le monde en six jours.

Tanrı aşkına, burada ne oluyor?

Qu'est-ce qui se passe ici, Nom de Dieu ?

Tanrı neden buna izin verir?

Pourquoi Dieu le permettrait-il ?

Sadece tek bir Tanrı vardır.

Il n'y a qu'un Dieu.

Onun ne düşündüğünü Tanrı bilir.

Dieu seul sait à quoi il pensait.

Tanrı bize bunu nasıl yapabilir?

Comment Dieu a-t-il pu nous faire ça ?

Tanrı var ama şifreyi unutmuş.

Dieu existe mais il a oublié le mot de passe.

Tanrı bize sevme gücü verdi.

Dieu nous a donné le pouvoir d'aimer.

Buna ne olduğunu tanrı bilir.

Dieu sait ce que c'était.

Hristiyanlar İsa'nın Tanrı olduğuna inanır.

Les chrétiens croient que Jésus est Dieu.

- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

- Au commencement, Dieu créa les cieux et la terre.
- Au commencement, Dieu créa le ciel et la terre.

- Tanrı bize aşık olma gücünü verdi.
- Tanrı bize sevmek için güç verdi.

Dieu nous a donné le pouvoir d'aimer.

- Allah dünyayı yarattı.
- Tanrı dünyayı yarattı.

Dieu créa le monde.

- Tanrı ayrıntıda gizlidir.
- Ayrıntı deyip geçme.

Dieu est dans les détails.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

Dieu seul le sait.

Tanrı öldü ve onu biz öldürdük.

Dieu est mort et c'est nous qui l'avons tué.

Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

- Au commencement, Dieu créa les cieux et la terre.
- Au commencement, Dieu créa le ciel et la terre.

Tanrı bize ihtiyacımız olan her şeyi verdi.

Dieu nous a donné tout le nécessaire.

Tanrı tarafından terk edilmiş hissedebileceğim bir zamanda

Alors que j’aurais dû me sentir délaissée par Dieu,

Peki ya Tanrı örneğinin ta kendisinden bahsedersek?

Et à propos de l'acte de Dieu par excellence,

O ülkede, insanlar paraya tanrı gibi tapıyorlardı.

Dans ce pays, les gens vénéraient l'argent comme un dieu.

Tanrı adına beni bu deli kadından koru!

Au nom du ciel, protégez-moi contre cette folle !

Şu an sana sadece tanrı yardım edebilir.

- Il n'y a que Dieu qui puisse te venir en aide, désormais.
- Seul Dieu peut désormais vous aider.
- Seul Dieu peut désormais t'aider.

İncil'e göre Tanrı dünyayı altı günde yarattı.

D'après la Bible, Dieu créa la Terre en six jours.

Tanrı olmasa onu icat etmek zorunda kalırız.

Si Dieu n'existait pas, il faudrait l'inventer.

Hiçbir şey bir Tanrı için imkansız değildir.

Rien est impossible pour un dieu.

Tanrı Amerika Birleşik Devletleri'ni kutsamaya devam etsin.

- Puisse Dieu continuer de bénir les Etats-Unis d'Amérique.
- Que Dieu continue de bénir les Etats-Unis d'Amérique.

Her kim ki içinde sevgi olsun, o Tanrı'dadır ve Tanrı da ondadır çünkü Tanrı sevginin kendisidir.

Celui qui possède l'amour est en Dieu, et Dieu est en lui, puisque Dieu est amour.

Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu.

Et Dieu dit : « Que la lumière soit ! » Et la lumière fut.

Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.

Si Dieu n'existe pas en notre monde, alors je créerai Dieu de mes propres mains.

Tanrı öldü ve ben de çok iyi hissetmiyorum.

Dieu est mort. Et moi-même, je ne me sens pas très bien.

Üçgenler bir Tanrı olsaydı, onun üç tarafı olurdu.

Si les triangles avaient un dieu, il aurait trois côtés.

Eğer Tanrı bizimle birlikteyse, öyleyse kim bize karşı?

Si Dieu est avec nous, alors qui est contre nous ?

Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.

Dieu fournit le vent, mais l'homme doit hisser les voiles.

- Allah önce yeri ve göğü yarattı.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

- Au commencement, Dieu créa les cieux et la terre.
- Au commencement, Dieu créa le ciel et la terre.

Cüretkâr bir vaadinden dolayı: Tanrı senin mutlu olmanı ister.

pour sa promesse audacieuse que Dieu souhaite notre prospérité.

Yaşamı bize veren Tanrı, aynı zamanda özgürlük de verdi.

Le Dieu qui nous a donné la vie, nous a donné également la liberté.

Tanrı şahidimdir ki Tom, planladığın sürpriz partiden ona bahsetmedim.

Dieu m'est témoin, Thomas, je ne lui ai pas parlé de la fête surprise que tu planifies.

Nitekim Tanrı insanın itaatsizlik etmesini istiyor. İtaatsizlik etmek, aramaktır.

Au fond, Dieu veut que l'homme désobéisse. Désobéir, c'est chercher.

- Eğer tanrı gerkçekten var olsaydı, onu ortadan kaldırmak gerekli olabilirdi.
- Eğer Tanrı gerçekten var olmuş olsaydı onu ortadan kaldırmak gerekirdi.

Si Dieu existait réellement, il faudrait le faire disparaître.

Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.

Le corps et l'esprit sont des jumeaux, Dieu seul sait les reconnaître.

Eğer Tanrı gerçekten var olmuş olsaydı onu ortadan kaldırmak gerekirdi.

Si Dieu existait réellement, il faudrait le faire disparaître.

Din, insanlığın Tanrı ile olan iletişimini içeren diyaloğudur. Sanat onun monoloğudur.

La religion est le dialogue constant de l'humanité avec Dieu. L'art est son monologue.

Eğer Tanrı on birinci emrini verseydi, bunun ne olabileceğini merak ediyorum.

Si Dieu avait ordonné un onzième commandement, je me demande ce que ça aurait été.

Dünya'da o kadar aç insanlar var ki, tanrı onlara ekmekten başka şekilde gözükmüyor.

Il y a des gens dans le monde si affamés que Dieu ne peut pas leur apparaître, sauf sous forme de pain.

- Tanrı sizi korusun!
- Allah razı olsun!
- Allah gönlüne göre versin!
- Allah senden razı olsun!

- Que Dieu te bénisse !
- Dieu vous bénisse !
- Dieu te bénisse !
- Que Dieu vous bénisse !