Translation of "Dolma" in German

0.010 sec.

Examples of using "Dolma" in a sentence and their german translations:

Dolma kalemimi aramalıyım.

Ich muss meinen Stift suchen.

Dolma kalemimi kaybettim.

Ich habe meinen Füller verloren.

Dolma kalemim yenidir.

Mein Füller ist neu.

Dolma kalemimi ne yaptın?

Was hast du mit meinem Füller gemacht?

Dolma kalemimin mürekkebi tükendi.

In meinem Füller ist keine Tinte mehr.

Yeni dolma kalemimi kaybettim.

Ich habe meinen neuen Füller verloren.

Dolma kalemimi gördün mü?

- Hast du meinen Stift gesehen?
- Hast du meinen Füller gesehen?
- Hast du meinen Kuli gesehen?

Bu dolma kalemler kimindir?

- Wem gehören diese Schreibgeräte?
- Wem gehören diese Stifte?

Bu bir dolma kalemdir.

- Das ist ein Füller.
- Das ist ein Kuli.

Bu kimin dolma kalemidir?

- Wessen Stift ist das?
- Wem gehört dieser Stift?

Senin dolma kalemin benimkinden iyidir.

Dein Stift ist besser als meiner.

Masada hiç dolma kalem yok.

Es sind keine Stifte auf dem Schreibtisch.

Lütfen adını dolma kalemle yaz.

Schreibe deinen Namen bitte mit Füller.

Cevabını bir dolma kalemle yaz.

Schreib deine Antwort mit einem Füller.

Ben bir dolma kaleme sahibim.

- Ich habe einen Kuli.
- Ich habe einen Kugelschreiber.

Dün kaybettiğim dolma kalem yeniydi.

Der Kugelschreiber, den ich gestern verlor, war neu.

Kaç tane dolma kalemin var?

Wie viele Kugelschreiber hast du?

Bu dolma kalem iyi yazmaz.

Dieser Stift schreibt nicht gut.

Tom bir dolma kalem çıkardı.

Tom holte einen Stift heraus.

Benim on dolma kalemim var.

Ich habe 10 Füller dabei.

Bana dolma kalemini ödünç verir misin?

Würdest du mir deinen Schreibstift leihen?

O, elinde bir dolma kalem tutuyordu.

Er hat einen Stift in seiner Hand gehalten.

Tom'un elinde bir dolma kalem var.

Tom hat einen Kugelschreiber in der Hand.

Tom dolma kalemini nereye koyduğunu hatırlayamadı.

Tom konnte sich nicht erinnern, wo er seinen Stift hingelegt hatte.

Bu dolma kalemle yazmak çok kolay.

Dieser Stift schreibt sehr gut.

Tom dolma kaleminin nerede olduğunu bilmiyordu.

Tom wusste nicht, wo sein Stift war.

O, mektubu bir dolma kalemle yazdı.

Er schrieb den Brief mit einem Füller.

Of, dolma kalemimde hiç mürekkep kalmamış.

Upps, mein Füller hat keine Tinte mehr.

Tom'un cebinde üç dolma kalemi var.

Tom hat drei Stifte in seiner Tasche.

Paris'te satın aldığım bu dolma kalemdi.

- Diesen Füller habe ich in Paris gekauft.
- Was ich in Paris gekauft habe, das war dieser Füller.

Yeni bir dolma kalem satın aldım.

Ich habe mir einen neuen Füller gekauft.

Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?

Wie viele Kulis liegen auf dem Schreibtisch?

Bir dolma kalem aldım fakat onu kaybettim.

Ich habe einen Stift gekauft, diesen aber verloren.

Babam bana yeni bir dolma kalem verdi.

Mein Vater hat mir einen neuen Füller geschenkt.

Benim dolma kalemim sizinki kadar iyi değil.

Mein Kuli ist nicht so gut wie deiner.

Onun için bir dolma kalem satın alacağım.

- Ich werde ihm einen Füller kaufen.
- Ich werde ihr einen Füller kaufen.
- Ich werde einen Füller von ihr kaufen.
- Ich werde einen Füller von ihm kaufen.

Bir dolma kalemle yaz, bir kurşun kalemle değil.

- Schreibe mit einem Füller, nicht mit einem Bleistift.
- Schreiben Sie mit einem Füller, nicht mit einem Bleistift.

Bir dolma kalemin veya kurşun kalemin var mı?

Hast du einen Kuli oder einen Bleistift?

"Dolma kalemin var mı?" "Evet, bir tane var."

- Hast du einen Stift? - Ja, ich habe einen.
- „Hast du einen Füller?“ – „Ja.“

Adamlar kulaktan dolma üç cümleyle beni kandıracaklarını düşünüyor.

Die Männer glaubten, sie würden mich mit drei ins Ohr gesäuselten Sätzen verführen.

Biraz daha param olsaydı o dolma kalemi alırdım.

- Hätte ich mehr Geld gehabt, so hätte ich den Stift gekauft.
- Wenn ich mehr Geld gehabt hätte, so hätte ich mir den Stift gekauft.

- Hiç kalemi yoktu.
- Onun tek bir dolma kalemi yoktu.

Er hatte keinen einzigen Kugelschreiber.

Dolma kalemimi kaybettim. Yarın bir tane satın almak zorundayım.

Ich habe meinen Füller verloren. Ich muss morgen einen kaufen.

Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil.

Ich spreche von diesem Stift, nicht jenem dort auf dem Schreibtisch.

Affedersin fakat bana bir dolma kalem ödünç verebilir misin?

Verzeihen Sie! Könnten Sie mir wohl einen Stift ausleihen?

Benim dolma kalem ile ne yaptın? Bir dakika önce buradaydı.

Was hast du mit meinem Stift gemacht? Er war vor einer Minute hier.

- Ben senin kalemini ödünç alabilir?
- Dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

- Darf ich mir deinen Kuli borgen?
- Darf ich mir mal deinen Füller ausleihen?

Bir dolma kaleme ihtiyacın varsa, sana bir tane ödünç veririm.

Wenn du einen Füller brauchst, leihe ich dir einen.

Tom bir dolma aslan kazandı ve ben oyuncak bir ayı kazandım.

Tom hat einen Plüschlöwen gewonnen und ich einen Teddybären.

- Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi?
- Bu dolmakalem mi yoksa kurşunkalem mi?

Ist das ein Kuli oder ein Bleistift?

Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.

Ich benötige einen Umschlag, Papier sowie einen Bleistift oder Füller.

Bir zarfa ve bir parça kağıda ihtiyacım var. Ayrıca bir kurşun kalem ya da dolma kaleme ihtiyacım var.

Ich benötige einen Umschlag, Papier sowie einen Bleistift oder Füller.