1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-German
  4. Etmenin

Translation of "Etmenin" in German

0.004 sec.

Examples of using "Etmenin" in a sentence and their german translations:

- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- Şikayet etmenin faydası yok.

- Es bringt nichts, sich zu beschweren.
- Klagen nützt nichts.

Bunu inkâr etmenin faydası yok.

Es ist zwecklos zu leugnen.

Seyahat etmenin en hızlı yolu uçakladır.

Am schnellsten reist man mit dem Flugzeug.

Ona tekrar rica etmenin faydası yok.

Es bringt nichts, ihn nochmal zu fragen.

Teklifi kabul etmenin akıllıca olduğunu düşünüyordu.

Es dünkte ihn klug, das Angebot anzunehmen.

O, teklifi kabul etmenin akıllıca olacağını düşündü.

Er dachte, es sei klug, das Angebot anzunehmen.

Annem bana işaret etmenin nazik olmadığını öğretti.

Meine Mutter hat mir beigebracht, dass es unhöflich ist, mit dem Finger zu zeigen.

Çatıyı tamir etmenin maliyeti onu şok etti.

Die Kosten für die Reparatur des Dachs schockierten sie.

Kriz zamanı geçmişi idealize etmenin manası yok.

Es ist zwecklos, in Zeiten einer Krise die Vergangenheit zu idealisieren.

Artık bunu inkar etmenin bir faydası yok.

Es hat keinen Zweck, es noch länger zu leugnen.

Tom konuşmaya devam etmenin zor olduğunu fark etti.

Tom begriff, dass es schwierig war, das Gespräch fortzuführen.

Şimdi bu konuda şikayet etmenin hiçbir faydası olmazdı.

Es brächte nichts, sich jetzt darüber zu beschweren.

Tom herkesi memnun etmenin zaman kaybı olacağını söylüyor.

Tom sagt, dass es Zeitverschwendung sei, jedem zu Gefalle zu sein sich zu bemühen.

Uzayda seyahat etmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum.

Ich möchte gerne wissen, wie es ist, wenn man durch den Weltraum reist.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Räuber müssen raffinierte Strategien entwickeln, um Beute zu überlisten.

Tom Mary için mektubu tercüme etmenin zaman kaybı olacağını anladı.

Tom ahnte, dass es Zeitverschwendung wäre, den Brief für Maria zu übersetzen.

Bize yardım etmenin en iyi yolu kendi dilinizde katkıda bulunmaktır.

Auf die beste Art und Weise hilfst du uns durch Beiträge in deiner Muttersprache.

Onlar burada bir fabrika inşa etmenin çok pahalı olacağını düşündü.

Man war der Ansicht, dass es zu teuer wäre, hier eine Fabrik zu errichten.

Lütfen para üstünü hemen sayınız. Daha sonra şikayet etmenin faydası olmaz.

Bitte zählen sie das Wechselgeld gleich nach. Spätere Reklamationen sind zwecklos.

Beni tehdit etmenin anlamı yok. Ben sana hâlâ bir şey söylemeyeceğim.

Mir zu drohen nützt nichts. Ich werde nichts sagen.

O sonbaharda Madrid'i yeniden işgal etmenin ve Wellington'un ordusunu Portekiz sınırına geri

Obwohl er in diesem Herbst die Befriedigung hatte, Madrid wieder zu besetzen und Wellingtons

Tom Mary'nin araba süremeyecek kadar yaşlı olduğuna ikna etmenin zor olacağını biliyordu.

Tom wusste, dass es schwierig werden würde, Maria klarzumachen, dass sie zu alt zum Autofahren war.

Nehirleri takip etmenin en büyük sorunu budur. Her zaman en az direncin olduğu yoldan giderler.

Das kann das Problem sein, wenn man Flüssen folgt. Sie nehmen immer den Weg des geringsten Widerstands.

Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmenin ne kadar zor olduğu hususunda kesinlikle fikrin yok.

Du kannst dir nicht vorstellen, wie schwer es war, Tom davon zu überzeugen, uns zu helfen.

Kültür, günlük hayatta bizi harekete geçiren değerlerle ilgilidir. Daha iyi bir toplum inşa etmenin gereklerinden biri bu.

Kultur sind die Werte, die unseren Alltag bestimmen. Das gehört zum Aufbau einer besseren Gesellschaft.