Translation of "Inanır" in German

0.907 sec.

Examples of using "Inanır" in a sentence and their german translations:

- Mucizelere inanır mısın?
- Mucizelere inanır mısınız?

- Glaubst du an Wunder?
- Glauben Sie an Wunder?

Büyüye inanır mısın?

Glaubst du an Zauberei?

UFO'lara inanır mısın?

- Glaubst du an UFOs?
- Glaubst du an Ufos?

O, doğaüstüne inanır.

Er glaubt an das Übernatürliche.

Meleklere inanır mısın?

- Glauben Sie an Engel?
- Glaubst du an Engel?

Tom bana inanır.

Tom glaubt mir.

Kadere inanır mısın?

Glaubst du an das Schicksal?

Heather bana inanır.

Heather glaubt mir.

Mary ona inanır.

Maria glaubt es.

Uzaylılara inanır mısın?

Glaubst du an Außerirdische?

Allah'a inanır mısınız?

Bist du gläubig?

Tom ruhun varlığına inanır.

- Tom glaubt, dass es eine Seele gibt.
- Tom glaubt an die Existenz der Seele.

Dünyadışı varlıklara inanır mısın?

Glaubst du an Außerirdische?

Böyle şeylere inanır mısınız?

Glaubst du an solche Sachen?

Tom tuhaf şeylere inanır.

- Tom glaubt an die seltsamsten Dinge.
- Tom hält sonderbare Dinge für wahr.

Baba, hayaletlere inanır mısın?

Papa, glaubst du an Geister?

Tom, Tanrı'ya inanır mı?

Glaubt Tom an Gott?

Ruhlar alemine inanır mısın?

Glaubst du an die Geisterwelt?

Söylediğim her söze inanır.

Er glaubt jedes meiner Worte.

Gerçekten hayaletlere inanır mısınız?

Glaubst du wirklich an Geister?

Noel Baba'ya inanır mısın?

Glaubst du an den Weihnachtsmann?

- Bazıları tanrıya inanır, bazıları inanmaz.
- Bazı insanlar Allah'a inanır, bazıları inanmaz.

- Manche glauben an Gott, andere nicht.
- Einige Menschen glauben an Gott und andere nicht.

Kiliseye giden kimse Tanrı'ya inanır.

Wer in die Kirche geht, glaubt an Gott.

O, onun her söylediğine inanır.

Sie glaubt alles, was er sagt.

O, bana her zaman inanır.

Sie glaubt mir immer.

Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.

Ein Dieb glaubt, dass alle stehlen.

O, söylediğim her şeye inanır.

Er glaubt alles, was ich sage.

Tom her zaman bana inanır.

Tom glaubt mir immer.

O her zaman bana inanır.

Er glaubt mir immer.

İlk görüşte aşka inanır mısın?

Glaubst du an Liebe auf den ersten Blick?

Benim oğlum Noel Baba'ya inanır.

Mein Sohn glaubt an den Weihnachtsmann.

Kendisinin bir kahraman olduğuna inanır.

Er glaubt, ein Held zu sein.

Tom söylediğim her şeye inanır.

- Tom glaubt, was immer ich sage.
- Tom glaubt alles, was ich sage.

Tom söylediğim her söze inanır.

Tom glaubt jedes meiner Worte.

Tom ve Mary John'a inanır.

Tom und Maria glauben Johannes.

Kiliseye giden bütün insanlar Tanrıya inanır.

Alle Leute, die in die Kirche gehen, glauben an Gott.

Bazı insanlar çalışmadan zengin olabileceklerine inanır.

Manche glauben, sie können reich werden, ohne arbeiten zu müssen.

Tom erkekle kadın arasındaki eşitliğe inanır.

- Tom glaubt an die Gleichberechtigung zwischen Frau und Mann.
- Tom glaubt an die Gleichberechtigung zwischen Frauen und Männern.

"Oğlum, Allah'a inanır mısın?" "Evet, baba."

„Glaubst du an Gott, mein Sohn?“ – „Ja, mein Vater.“

- Hayaletlere inanıyor musunuz?
- Hayaletlere inanır mısın?

- Glaubst du an Gespenster?
- Glaubt ihr an Gespenster?
- Glauben Sie an Gespenster?

Tom Mary'nin söylediği her şeye inanır.

Tom glaubt alles, was Mary sagt.

Tom, Mary'nin söylediği her şeye inanır.

Tom glaubt alles, was Mary sagt.

- Onlar ona inanıyorlar.
- Onlar buna inanır.

Sie glauben es.

Bazıları Allah'a inanır fakat diğerleri inanmaz.

Manche glauben an Gott, aber andere tun es nicht.

Bazı insanlar Allah'a inanır, bazıları inanmaz.

Manche glauben an Gott, andere nicht.

Herkes, bu olası olmasa bile zafere inanır.

Jeder glaubt an den Sieg, selbst wenn das unwahrscheinlich ist.

O her zaman kendisinin haklı olduğuna inanır.

Sie denkt, dass sie immer recht hat.

Tom iyi ve kötü cinler olduğuna inanır.

Tom glaubt, dass es gute und böse Dämonen gibt.

Benden başka her üye onun söylediklerine inanır.

Außer mir glaubt jedes Mitglied, was er sagt.

Tom, kadınlar ve erkekler arasında eşitliğe inanır.

- Tom glaubt an die Gleichberechtigung von Frauen und Männern.
- Tom glaubt an die Gleichberechtigung von Frau und Mann.
- Tom glaubt an die Gleichberechtigung zwischen Frau und Mann.
- Tom glaubt an die Gleichberechtigung zwischen Frauen und Männern.

O Tanrıya inanır ama nadiren kiliseye katılır.

Er glaubt an Gott, aber er geht selten in die Kirche.

Tom bu kuvars kristallerinin iyileştirici güçleri olduğuna inanır.

Tom glaubt, dass diese Quarzkristalle Heilkräfte haben.

- Söylediğim her şeye inanır.
- Söylediğim her şeye inanıyor.

Er glaubt alles, was ich sage.

- Tom doğumdan sonra yaşama inanır.
- Tom doğumdan sonra yaşama inanıyor.

- Tom glaubt an ein postnatales Leben.
- Tom glaubt an ein Leben nach der Geburt.

Farklı insanlar farklı şeyler inanır, ama sadece bir gerçek var.

Unterschiedliche Menschen glauben an verschiedene Dinge, aber es gibt nur eine Wahrheit.

- Bir aptal her zaman başkalarının aptal olduğuna inanmaktadır.
- Bir aptal her zaman başkalarının da aptal olduğuna inanır.

Ein Narr glaubt immer, dass die anderen die Narren sind.