Translation of "Kapının" in German

0.006 sec.

Examples of using "Kapının" in a sentence and their german translations:

- O, kapının önünde.
- O kapının önünde.

Er steht vor der Tür.

Kapının kilidini açın.

- Schließ die Tür auf.
- Schließen Sie die Tür auf.

Kapının önüne koyuldun.

Du bist vor die Tür gesetzt worden.

Kapının arkasında saklanıyordu.

Er versteckte sich hinter der Tür.

- Ben kapının arkasında saklandım.
- Kendimi kapının arkasına sakladım.

Ich versteckte mich hinter der Tür.

- Kapının önünde senin için bekliyorlar.
- Kapının önünde seni bekliyorlar.

Sie warten vor der Tür auf dich.

Kapının yanındaki bisiklet benimdir.

Das Fahrrad neben der Tür ist meins.

Çocuk, kapının arkasına saklandı.

Der Junge versteckte sich hinter der Tür.

Ben kapının açıldığını duydum.

Ich hörte, wie sich die Tür öffnete.

O, kapının yanında çömeldi.

Sie kauerte sich vor dem Tor nieder.

Ön kapının çarptığını duydum.

Ich habe gehört, wie die Eingangstür zuschlug.

O, kapının önünde duruyor.

- Er steht vor der Tür.
- Er steht vor der Türe.

O, kapının dışında duruyor.

Er steht vor der Tür.

O, kapının arkasında duruyordu.

Er stand hinter der Tür.

Birisi kapının önünde duruyor.

Jemand steht vor dem Tor.

O, kapının arkasına saklandı.

Er versteckte sich hinter der Tür.

Kapının gıcırdaması sinirimi bozuyor.

Das Geknarre der Tür geht mir auf die Nerven.

Ceketimi kapının arkasına asacağım.

Ich hänge meinen Mantel hinter der Tür auf.

Kapının açıldığını duyduğumu düşündüm.

Ich dachte, ich hätte die Tür aufgehen hören.

Tom kapının arkasında saklanıyordu.

Tom versteckte sich hinter der Tür.

Tom kapının arkasında saklandı.

Tom versteckte sich hinter der Tür.

Kapının yanında bir köpek var.

Da ist ein Hund an der Tür.

Kapının kilitli olduğundan emin misin?

Hast du dafür gesorgt, dass die Tür verschlossen ist?

Tom ön kapının kilidini açtı.

Tom schloss die Haustür auf.

Bu kapının nasıl açılacağını bilir.

Er weiß, wie man diese Türe öffnet.

O, beni kapının önüne koydu.

- Sie setze mich vor die Tür.
- Sie hat mich vor die Tür gesetzt.

Tom paspası kapının arkasına koydu.

Tom stellte den Mopp hinter die Tür.

O, kapının arkasında kendini sakladı.

Er versteckte sich hinter der Tür.

Ebeveynim beni kapının önüne koydu.

Meine Eltern haben mich vor die Tür gesetzt.

Tom kapalı kapının dışında bekledi.

Tom wartete vor der geschlossenen Tür.

Tom kendini kapının arkasına sakladı.

Tom versteckte sich hinter der Tür.

Onlar ceketlerini kapının arkasına astı.

Sie hängten ihre Mäntel hinter die Tür.

Bu kapının boyanmaya ihtiyacı var.

- Dieses Tor braucht einen Anstrich.
- Dieses Tor muss gestrichen werden.

Tom ön kapının çarptığını duydu.

Tom hörte die Haustür zuschlagen.

İkinci ayna kapının yanına asıldı.

Ein zweiter Spiegel hängt neben der Tür.

- Tom kapının açık olduğunu fark etti.
- Tom kapının kilitli olmadığını fark etti.

Tom bemerkte, dass die Tür nicht verschlossen war.

O, kapının niçin açık olduğunu açıklıyor.

- Das erklärt, wieso die Tür offen war.
- Das erklärt, warum die Tür offen stand.

O, eli cebinde kapının yanında duruyordu

Er stand mit der Hand in der Tasche am Tor.

Lütfen kapının kilitli olduğundan emin olun.

Sieh bitte zu, dass die Tür abgeschlossen ist.

Tom arka kapının açılıp kapandığını duydu.

Tom hörte die Hintertür auf- und zugehen.

2.30'da ana kapının önünde buluşalım.

Treffen wir uns um halb drei vor dem Haupttor!

Ön kapının anahtarıyla bir sorunu vardı.

Er hatte ein Problem mit dem Haustürschlüssel.

Tom kapının dışında ayak sesleri duydu.

Tom hörte Schritte vor der Tür.

Kapının iç tarafında bir buton var.

An der Innenseite der Tür befindet sich ein Knopf.

Dış kapının dış mandalı olmak istemiyorum.

Ich will nicht das fünfte Rad am Wagen sein.

Bu kapının kilitli kaldığına emin olun.

Sieh zu, dass diese Tür abgeschlossen bleibt.

Ben kapının altına bir not bıraktım.

Ich schob eine Nachricht unter der Tür hindurch.

- Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- Genç bir adam kapının önünde şarkı söylüyor.

Ein junger Mann singt vor der Tür.

Kapının yanında duran genç benim erkek kardeşimdir.

Der Junge, der an der Tür steht, ist mein Bruder.

Henüz ana kapının önünde herhangi biri yok.

Es steht noch niemand vor dem Haupttor.

Bir genç adam kapının önünde şarkı söylüyor.

Ein junger Mann singt vor der Tür.

Tom ön kapının açık olduğunu fark etti.

Tom bemerkte, dass die Eingangstüre offenstand.

Sanırım Tom içeri girseydi kapının açıldığını duyardım.

Ich denke, ich hätte die Tür aufgehen hören, wenn Tom hereingekommen wäre.

Ayakkabılarınızı tutmanın en mantıklı yeri kapının yakınındadır.

Es ist das Logischste, seine Schuhe nahe der Tür abzustellen.

Tom kendine kapının yanında bir koltuk buldu.

Tom fand einen Platz nahe an der Tür.

Köpeğimi beslerken, kapının açık bırakıldığını fark ettim.

Als ich meinen Hund fütterte, bemerkte ich, dass das Tor offengelassen worden war.

Evden ayrılmadan önce kapının kilitli olduğunu görün.

- Achte darauf, dass die Tür abgeschlossen ist, bevor du gehst.
- Stellen Sie sicher, dass die Tür verschlossen ist, bevor Sie gehen.

Saat 2.30'da ana kapının önünden beni al.

- Hol mich bitte um halb drei vor dem Haupttor ab.
- Holen Sie mich bitte um halb drei vor dem Haupttor ab.
- Holt mich bitte um halb drei vor dem Haupttor ab.

Bu garip. Bu kapının kilitli olduğuna yemin edebilirdim.

Das ist seltsam. Ich könnte schwören, dass ich diese Tür abgeschlossen habe.

Tom ve Mary kapının hemen dışında duruyorlardı, birbirlerine fısıldıyorlardı.

Tom und Maria standen knapp hinter der Tür und flüsterten miteinander.

Tom ceketini çıkardı ve onu kapının arkasındaki kancaya astı.

Tom zog seinen Mantel aus und hängte ihn an den Haken hinter der Tür.

Tom anahtarlarını çıkardı ama kapının açık olduğunu fark etti.

Tom holte seine Schlüssel hervor, stellte dann aber fest, dass die Tür bereits verschlossen war.

Tom kapının yanında duran adamın kim olduğunu merak ediyordu.

Tom fragte sich, wer der Mann war, der in der Nähe des Tores stand.

- Tom gerçekten etkisiz eleman.
- Tom dış kapının dış mandalı.

Tom ist wirklich das fünfte Rad am Wagen.

Tom, kapının vurulduğunu duydu ve açmak üzere kapıya doğru yürüdü.

Tom hörte ein Klopfen und ging an die Tür, um sie zu öffnen.

Tom anahtarlarını çıkardı fakat sonra kapının zaten açık olduğunu fark etti.

Tom holte seine Schlüssel hervor, merkte dann aber, dass die Tür bereits offen war.

Kapının yanındaki o adamla odanın diğer tarafındaki pencerenin yanında duran o kadının fotoğrafik hafızası var.

Der Mann, der neben der Tür steht, und die Frau, die auf der anderen Seite des Zimmers neben dem Fenster steht, haben ein fotografisches Gedächtnis.