Translation of "Panik" in German

0.005 sec.

Examples of using "Panik" in a sentence and their german translations:

- Panik yapmayın!
- Panik yapma!

- Keine Panik!
- Nicht in Panik ausbrechen!

Panik yapmayın.

Keine Panik.

- Panik yapmamalısın.
- Panik yapmana gerek yok.

Du brauchst nicht in Panik zu geraten.

- Kim panik yaptı?
- Panik yapan kimdi?

- Wer brach in Panik aus?
- Wer ist in Panik ausgebrochen?

Tom panik yaptı.

- Tom brach in Panik aus.
- Tom ist in Panik ausgebrochen.
- Tom geriet in Panik.
- Tom ist in Panik geraten.

Şimdi, panik yapmayın.

Jetzt nicht in Panik ausbrechen!

Panik yapmamaya çalış.

Versuche, nicht in Panik auszubrechen!

Tom panik atak geçirdi.

Tom erlitt eine Panikattacke.

Mary'nin panik atağı vardı.

Maria erlitt eine Panikattacke.

Panik yapmak yardım etmeyecek.

Es hilft nichts, in Panik auszubrechen.

Bütün şehir panik içinde.

Die ganze Stadt ist in Panik.

Bu bir panik başlatabilirdi.

Das könnte eine Panik auslösen.

Tom panik olmamaya çalıştı.

Tom gab sich Mühe, nicht in Panik zu verfallen.

Panik yapmaya gerek yok.

Es gibt keinen Grund zur Panik.

O adam panik halinde.

- Dieser Mann ist in Panik.
- Dieser Mensch ist in Panik.

Mary panik yapmaya başladı.

Maria geriet in Panik.

Panik yok! Ben geldim!

Keine Panik! Ich bin schon da!

- Panik yapmaya gerek yoktu.
- Panik yapmak için bir sebep yoktu.

Es bestand kein Grund zur Panik.

Hızlı düşünmeniz gerek, panik yaparsınız;

Sie müssen schnell denken und Sie sind in Panik:

Tom bir panik atak geçiriyor.

Tom hat gerade eine Panikattacke.

Sami bir panik atak geçirdi.

Sami erlitt eine Panikattacke.

Şimdi panik yapma zamanı değil.

Für Panik ist jetzt nicht die Zeit.

- Panik yapmaya gerek... henüz yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok...henüz.

Noch besteht kein Grund zur Panik.

Depremden sonra yaygın bir panik vardı.

- Nach dem Erdbeben brach allenthalben Panik aus.
- Es herrschte eine weitverbreitete Panik nach dem Erdbeben.

Tren raydan çıktı, ve panik oldu.

Der Zug entgleiste, und sofort kam es zu einer Panik.

Terleyen avuçları, o artan panik hissini iletemem.

die schwitzigen Hände und das Gefühl einer Panikattacke teilen.

Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

Die Hyänen versuchen, Panik zu verbreiten.

- Tom panik yapmaya başladı.
- Tom paniklemeye başladı.

Tom geriet in Panik.

O, panik yapmak için bir neden değil.

- Das ist kein Grund, in Panik zu verfallen.
- Das ist kein Grund durchzudrehen.

Bu durumdayken yapılacak ilk şey, panik hissiyle mücadele etmektir.

Zuallererst muss man in so einer Situation verhindern, dass man Panik bekommt.

- Tom bir endişe nöbeti yaşadı.
- Tom panik atak yaşadı.

Tom hatte eine Panikattacke.

- Paniğe gerek yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok.

Es besteht kein Grund zur Panik.

Dikkat, panik yapmayın! Elektrik birkaç dakika içinde tekrar gelecek.

Achtung, keine Panik! Der Strom wird in ein paar Minuten wieder angestellt werden.