1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-German
  4. Sabırsızlanıyorum

Translation of "Sabırsızlanıyorum" in German

0.011 sec.

Examples of using "Sabırsızlanıyorum" in a sentence and their german translations:

- Sabırsızlanıyorum.
- Bekleyemem.

Ich kann es kaum erwarten.

Noel için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich auf Weihnachten.

Yaz tatili için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich auf die Sommerferien.

Ben parti için sabırsızlanıyorum.

Ich kann die Party kaum erwarten.

Tatile gitmek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es gar nicht erwarten, in den Urlaub zu fahren.

Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, ihn kennenzulernen.

Tom'la tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, Tom kennenzulernen.

Seni görmek için sabırsızlanıyorum.

- Ich kann es kaum abwarten, mich mit dir zu treffen!
- Ich kann die Begegnung mit dir kaum erwarten!

Buradan çıkmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es nicht erwarten, hier herauszukommen.

Bir sonraki ziyaretin için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich auf Ihren nächsten Besuch.

Seni gelinlik içinde görmeye sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, dich in deinem Hochzeitskleid zu sehen.

Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum.

- Ich freue mich darauf, mit Ihnen in Geschäftsverbindung zu treten.
- Ich freue mich darauf, mit dir Geschäfte zu machen.

Ben pastayı yemek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es nicht abwarten, den Kuchen zu essen.

Bu kızla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es gar nicht erwarten, dieses Mädchen kennenzulernen.

Sana tekrar sarılmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es nicht erwarten, dich wieder zu umarmen.

Sesini duymak için sabırsızlanıyorum, Tom.

Ich kann es gar nicht erwarten, deine Stimme zu hören, Tom.

Ben hepinizle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

- Ich kann es kaum erwarten, euch alle kennenzulernen.
- Ich kann es kaum erwarten, euch alle zu treffen.

Büyükannemi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es nicht erwarten, meine Großmutter zu besuchen.

Seni Noelde görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, dich zu Weihnachten zu sehen.

Sadece eve gitmek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, nach Hause zu kommen.

18 yaşına girmek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es nicht erwarten, 18 zu werden.

Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, dich tanzen zu sehen.

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich, bald von dir zu hören.

İyi haberi Tom'a söylemek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, Tom die gute Nachricht zu erzählen.

Yeni bir Türkçe kursumuz için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich auf unseren neuen Türkischkurs.

Seni daha iyi tanımak için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, dich besser kennenzulernen.

Çok yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, Sie sehr bald wiederzusehen.

Seni çok özledim. Seni görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich vermisse dich so sehr! Ich kann es nicht erwarten, dich zu sehen!

- Ziyaretiniz için sabırsızlanıyorum.
- Ziyaretini dört gözle bekliyorum.

- Ich freue mich auf Ihren Besuch.
- Ich freue mich auf deinen Besuch.
- Ich freue mich auf euren Besuch.

Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, Sie bald wiederzusehen.

Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich darauf, dich bald wiederzusehen.

Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich schon darauf, dich im Brautkleid zu sehen.

- Onunla tanışmak için bekleyemem.
- Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, sie kennenzulernen.

Seni en kısa zamanda tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich freue mich, Sie bald wieder zu sehen.

- Seni bir daha görmeyi bekleyemem.
- Seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, dich wiederzusehen.

- Hafta sonunun başlaması için sabırsızlanıyorum.
- Hafta sonunun başlamasını dört gözle bekliyorum.

Ich warte ungeduldig auf dieses Wochenende.

- Yarını dört gözle bekliyorum.
- Yarın için sabırsızlanıyorum.
- Yarını iple çekiyorum.
- Yarını sabırsızlıkla bekliyorum.

- Ich freue mich auf morgen.
- Ich bin gespannt auf morgen.

- Ben onun için sabırsızlanıyorum.
- Ben ona can atıyorum.
- Ben onu dört gözle bekliyorum.

Ich freue mich drauf.