Translation of "Yaşlıyım" in German

0.018 sec.

Examples of using "Yaşlıyım" in a sentence and their german translations:

Ben yaşlıyım.

Ich bin alt.

Senden daha yaşlıyım.

Ich bin älter als du.

Ben gerçekten yaşlıyım.

- Ich bin wirklich alt.
- Ich bin sehr alt.

Düşündüğünden daha yaşlıyım.

- Ich bin älter, als du denkst.
- Ich bin älter, als ihr denkt.
- Ich bin älter, als Sie denken.

Bunun için çok yaşlıyım.

- Ich bin zu alt dafür.
- Dafür bin ich zu alt.

Onun için çok yaşlıyım.

Ich bin zu alt dafür.

Ben Tom'dan daha yaşlıyım.

Ich bin älter als Tom.

Olduğumu düşündüğünden daha yaşlıyım.

- Ich bin älter, als du denkst.
- Ich bin älter, als ihr denkt.
- Ich bin älter, als Sie denken.

Ben ondan daha yaşlıyım.

Ich bin älter als sie.

Senin düşündüğünden daha yaşlıyım.

- Ich bin älter, als du denkst.
- Ich bin älter, als ihr denkt.
- Ich bin älter, als Sie denken.

Neredeyse senin kadar yaşlıyım.

Ich werde um 2:30 Uhr nach Hause gehen.

Neredeyse Tom kadar yaşlıyım.

Ich bin fast so alt wie Tom.

- Ben senden daha büyüğüm.
- Senden daha yaşlıyım.
- Sizden daha yaşlıyım.

Ich bin älter als du.

- Bu dünya için çok yaşlıyım.
- Bu dünya için fazla yaşlıyım.

Ich bin zu alt für diese Welt.

Almanya'ya gitmek için çok yaşlıyım.

Ich bin viel zu alt, um nach Deutschland zu gehen.

Ben senin için çok yaşlıyım.

Ich bin zu alt für dich.

Bu dünya için fazla yaşlıyım.

Ich bin zu alt für diese Welt.

Ben senden çok daha yaşlıyım.

- Ich bin viel älter als du.
- Ich bin viel älter als ihr.
- Ich bin viel älter als Sie.

Kendime bakmak için yeterince yaşlıyım.

Ich bin alt genug, um mich selbst zu ernähren.

Ama söyleyeyim göründüğümden daha yaşlıyım.

aber ich sage euch, dass ich viel älter bin, als ich aussehe.

Ben senin baban olacak kadar yaşlıyım.

Ich bin so alt, dass ich dein Vater sein könnte.

Senden daha yaşlıyım. Beni dinlemek zorundasın.

Ich bin älter als du. Du musst auf mich hören.

Tek başıma yaşamak için yeterince yaşlıyım.

Ich bin alt genug, um mein eigenes Leben zu leben.

Ne ben yaşlıyım ne de sen.

Weder bin ich alt, noch bist du es.

Ben senin erkek kardeşinden daha yaşlıyım.

Ich bin älter als dein Bruder.

Ne sen ne de ben yaşlıyım.

Weder bin ich alt, noch bist du es.

Kendi kararımı vermek için yeterince yaşlıyım.

Ich bin alt genug, um selbst zu entscheiden.

Ben böyle şeyler için çok yaşlıyım.

- Ich bin zu alt für soetwas.
- Ich bin zu alt für solche Dinge.

Sana göre ben çok mu yaşlıyım?

Bin ich deiner Meinung nach zu alt?

Ben yaşlıyım ama o kadar yaşlı değilim.

Ich bin alt, aber so alt auch wieder nicht.

İş için bir yere başvuramam sanırım.Çok yaşlıyım.

Ich glaube nicht, dass ich mich irgendwo bewerben kann. Ich bin zu alt.

Bu tür bir şey için çok yaşlıyım.

- Ich bin zu alt für diese Art von Sachen.
- Ich bin zu alt für solche Sachen.

Sen gençsin. Diğer yandan ben çok yaşlıyım.

Du bist jung; ich hingegen bin sehr alt.

Neredeyse annen olabilecek yaştayım, o kadar yaşlıyım!

Ich bin so alt, dass ich fast deine Mutter sein könnte!

- Ben senden daha büyüğüm.
- Senden daha yaşlıyım.

Ich bin älter als du.

Hans "Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım" dedi.

„Ich bin so alt, dass ich mich noch an den Fall der Berliner Mauer erinnern kann“, sagte Hans.

- Sandığından çok daha yaşlıyım.
- Yaşım sandığından çok daha büyük.

- Ich bin viel älter, als ihr denkt.
- Ich bin viel älter, als Sie denken.
- Ich bin viel älter, als du denkst.

Ben senden daha yaşlıyım bu nedenle tabii ki daha iyi bilirim.

- Ich bin älter als du; daher weiß ich es natürlich besser.
- Da ich älter als du bin, weiß ich es natürlich besser.