Translation of "çalışıyorlar" in Italian

0.018 sec.

Examples of using "çalışıyorlar" in a sentence and their italian translations:

Babalar çalışıyorlar.

I padri lavorano.

Burada mı çalışıyorlar?

- Lavorano qui?
- Lavorano qua?

Trenler programa göre çalışıyorlar.

- I treni stanno andando in orario.
- I treni sono in orario.

Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.

Alcune persone stanno lavorando nei campi.

Onunla iletişim kurmaya çalışıyorlar.

Stanno provando a contattarla.

Onlar burada mı çalışıyorlar?

- Lavorano qui?
- Loro lavorano qui?

Şehir problemlerini çözmeye çalışıyorlar.

Cercano di risolvere i problemi della città.

Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar.

Studiano il funzionamento del cervello.

Onlar onu çalmaya çalışıyorlar.

- Stanno provando a rubarlo.
- Stanno provando a rubarla.
- Stanno cercando di rubarlo.
- Stanno cercando di rubarla.

Onlar sadece yardım etmeye çalışıyorlar.

- Stanno solo cercando di aiutare.
- Stanno solo provando ad aiutare.

Onlar bu hafta sonu çalışıyorlar.

- Lavorano questo weekend.
- Loro lavorano questo weekend.
- Lavorano questo fine settimana.
- Loro lavorano questo fine settimana.

Onlar şu anda çalışıyorlar mı?

- Stanno lavorando al momento?
- Loro stanno lavorando al momento?

Tom ve Mary gece çalışıyorlar.

- Tom e Mary lavorano la sera.
- Tom e Mary lavorano la notte.

Tom ve Mary Fransızca çalışıyorlar.

- Tom e Mary stanno studiando francese.
- Tom e Mary stanno studiando il francese.

Bugün 40 saatten daha az çalışıyorlar.

Oggi, lavoriamo meno di 40 ore.

Tom ve Mary, John'u sakinleştirmeye çalışıyorlar.

- Tom e Mary stanno provando a calmare John.
- Tom e Mary stanno provando a tranquillizzare John.

Tom ve Mary aynı büroda çalışıyorlar.

Tom e Mary lavorano nello stesso ufficio.

Tom ve Mary birlikte kütüphanede çalışıyorlar.

Tom e Mary stanno studiando assieme in biblioteca.

Tom ve Mary buraya yakın çalışıyorlar.

- Tom e Mary lavorano qui vicino.
- Tom e Mary lavorano qua vicino.

Bütün Amerika genelinde polis teşkilatı ile çalışıyorlar.

per trovare risposte concrete al pregiudizio razziale.

Onlar yeni bir siyasi parti kurmaya çalışıyorlar.

- Stanno provando a organizzare un nuovo partito politico.
- Loro stanno provando a organizzare un nuovo partito politico.

Yumi ve Emi İngilizce testi için çalışıyorlar.

Yumi ed Emi stanno studiando per il test di inglese.

Şimdi bir sürü insan evlerini satmaya çalışıyorlar.

Molte persone ora stanno provando a vendere le loro case.

Tom ve Mary sık sık birlikte çalışıyorlar.

Tom e Mary studiano frequentemente assieme.

Onlar doğruyu yapmaya ve diğerlerinin yaptıklarına bakmamaya çalışıyorlar.

Pensano di fare bene a non guardare quello che fanno gli altri.

Her kamu görevlisi -- bilin bakalım -- onlar bizim için çalışıyorlar.

tutti i funzionari pubblici, indovinate un po', lavorano per noi.

Lütfen sessiz olun. Onlar çok zor bir sınav için çalışıyorlar.

Fate piano per favore. Loro stanno preparando un esame difficile.

- Sami'yle Leyla bu proje üzerinde çalışıyor.
- Sami'yle Leyla bu proje üzerinde çalışıyorlar.

Sami e Layla stavano lavorando a quel progetto.

Bir karbon ayakizi bizim faaliyetlerimizin bir sonucu olarak ürettiğimiz karbondioksit kirlenmesinin miktarıdır. Bazı insanlar iklim değişikliğinden endişeli olduğu için karbon ayakizlerini azaltmaya çalışıyorlar.

Un'impronta di carbonio è la quantità di inquinamento da anidride carbonica che produciamo come risultato delle nostre attività. Alcune persone cercano di ridurre la loro impronta di carbonio perché sono preoccupate per il cambiamento climatico.