1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-Italian
  4. Aklında

Translation of "Aklında" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Aklında" in a sentence and their italian translations:

Aklında ne vardı?

- Cosa avevi in mente?
- Che cosa avevi in mente?
- Cosa aveva in mente?
- Che cosa aveva in mente?
- Cosa avevate in mente?
- Che cosa avevate in mente?

Tom'un aklında olan bu.

È quello che aveva in mente Tom.

Tom'un aklında ne var?

- Cos'ha in mente Tom?
- Che cos'ha in mente Tom?
- Che ha in mente Tom?

Onların aklında ne var?

Cos'hanno in mente?

Onun aklında kim var?

Chi aveva in mente?

Bu dersi aklında tut.

- Tieni in mente questa lezione.
- Tenga in mente questa lezione.
- Tenete in mente questa lezione.

çünkü aklında söylediği şeyin ciddiliğini

perché la sua mente non comprende il peso di quello che ha appena detto

Aklında bir şey var mı?

- Hai qualcosa in mente?
- Ha qualcosa in mente?
- Avete qualcosa in mente?

Tom'un aklında bir şeyler var.

Tom ha delle cose per la mente.

Onlara aklında ne olduğunu söyle.

- Di' loro cos'hai in mente.
- Dica loro cos'ha in mente.
- Dite loro cosa avete in mente.

Ona aklında ne olduğunu söyle.

- Digli cos'hai in mente.
- Gli dica cos'ha in mente.
- Ditegli cosa avete in mente.

- Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındı.
- Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.

Cure e preoccupazioni erano diffuse nella sua mente.

Aklında bir şey var gibi görünüyor.

- Sembra che abbia qualcosa in mente.
- Sembra che lui abbia qualcosa in mente.

O bu kuralları daima aklında tuttu.

Non ha dimenticato queste regole.

Aklında bir şey var, değil mi?

- Hai qualcosa per la testa, vero?
- Ha qualcosa per la testa, vero?

Açık televizyonla, derslerini nasıl aklında tutabilirsin?

Come fai a concentrarti sullo studio con la TV accesa?

Tom'un aklında başka bir şey vardı.

Tom aveva qualcos'altro in testa.

Tom, Mary'nin aklında ne olduğunu biliyordu.

Tom sapeva cosa aveva in mente Mary.

Aklında olsun, bana nasıl davrandığın sizin geleceğinizi etkileyecek.

Tenete a mente che il modo il cui mi tratterete inciderà sul vostro futuro.

Aklında yemekten fazlası var. Eh, ısrarcılıktan tam puan aldı.

Il cibo non è il suo unico interesse. Beh... di certo è molto insistente.

Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.

Non ho idea che cosa abbia in mente, per rigettare una proposta tanto allettante.

Belli ki, Tom'un aklında çok şey vardı fakat problemlerimizde bize yardım etmesi için biraz zaman harcamasını rica etmekten başka seçeneğim yoktu.

Ovviamente, Tom aveva un sacco per la testa, ma non avevo altra scelta che chiedergli di passare un po' di tempo per aiutarci con i nostri problemi.