Translation of "Görür" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Görür" in a sentence and their italian translations:

Kâbus görür müsün?

Hai gli incubi?

Bu işimizi görür. Hadi.

Può andar bene. Andiamo.

Bin yen iş görür.

- Mille yen andranno bene.
- Andranno bene mille yen.

Görür görmez Mary'yi tanıdım.

Ho riconosciuto Mary a prima vista.

Umarım o bunu görür.

- Spero che lo veda.
- Io spero che lo veda.
- Spero che lui lo veda.
- Io spero che lui lo veda.

Kediler rüya görür mü?

I gatti sognano?

Umarım Tom bunu görür.

- Spero che Tom lo veda.
- Spero che Tom veda questo.
- Io spero che Tom veda questo.

Tom görür görmez öldürülecek.

Tom sarà ucciso a vista.

Şair güneşin görmediğini görür.

Il poeta vede ciò che il sole non vede.

Birçok kişi rüya görür.

Molte persone hanno un sogno.

- Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
- Köpekler, etrafı siyah - beyaz görür.

I cani vedono in bianco e nero.

Kötümser her fırsatta zorluğu görür; bir iyimser her zorlukta fırsatı görür.

Un pessimista vede la difficoltà in ogni occasione; un ottimista vede l'opportunità in ogni difficoltà.

Bunu görür görmez şöyle düşündüm:

Non appena l'ho visto ho pensato:

Herhangi bir kitap iş görür.

- Qualsiasi libro andrà bene.
- Qualunque libro andrà bene.

O beni görür görmez kaçtı.

Scappò non appena mi vide.

Bir göz uyur, diğeri görür.

Un occhio dorme, l'altro vede.

Görür. Bu su. Güler. Dalıyor.

Vede. È acqua. Ride. Si tuffa.

Hepiniz beni mazur görür müsünüz?

- Mi scusereste tutti?
- Mi scusereste tutte?

Kendini evrenin merkezi olarak görür.

- Si vede come il centro dell'universo.
- Lui si vede come il centro dell'universo.

Tom sık sık kabus görür.

Tom ha spesso degli incubi.

Tom, görür görmez Mary'yi tanıdı.

- Tom ha riconosciuto Mary appena l'ha vista.
- Tom riconobbe Mary appena la vide.

Birçok insan ahtapotları uzaylı gibi görür.

Molti dicono che un polpo è come un alieno.

Yataklı herhangi bir yer iş görür.

Un posto qualunque con un letto andrà bene.

Köpek beni görür görmez, havlamaya başladı.

Appena il cane mi ha visto ha cominciato ad abbaiare.

Tom bunu farklı bir şekilde görür.

- Tom lo vede in modo diverso.
- Tom la vede in modo diverso.

O beni görür görmez ağlamaya başladı.

Appena mi ha visto, ha cominciato a piangere.

O her şeyi güç açısından görür.

- Vede tutto in termini di potere.
- Lui vede tutto in termini di potere.

O, patronunu bir baba olarak görür.

- Vede il suo capo come un padre.
- Lei vede il suo capo come un padre.

Üç kuşak şeyleri üç şekilde görür.

Tre generazioni vedono le cose in tre modi.

Her dil dünyayı farklı şekilde görür.

Ogni lingua vede il mondo in modo diverso.

O bir polis görür görmez kaçtı.

- Appena ha visto un poliziotto è corso via.
- Appena vide un poliziotto corse via.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

Gli occhi dei cuccioli funzionano meglio sott'acqua.

- Bizi mazur görür müsünüz?
- Bizi bağışlar mısınız?

- Ci scuseresti?
- Ci scusereste?
- Ci scuserebbe?

Dört göz iki gözden daha fazlasını görür.

Quattro occhi sono meglio di due.

Onun cesedini yerde görür görmez polisi aradım.

- Ho chiamato la polizia appena ho visto il suo cadavere sul pavimento.
- Chiamai la polizia appena vidi il suo cadavere sul pavimento.

Ve karbon fibere çok benzer bir işlev görür.

si può isolare e funziona come la fibra di carbonio.

- Herhangi biri işe yarar.
- Kim olsa iş görür.

Chiunque andrà bene.

Tom Mary ve John'u görür görmez ağlamayı durdurdu.

- Tom smise di piangere non appena vide Mary e John.
- Tom ha smesso di piangere non appena ha visto Mary e John.

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

L'ocelot vede ancora meglio di lui di notte. È ora di tornare a casa.

Sanırım bu ufaklıkların üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.

Tre o quattro di questi piccoli amici andranno più che bene.

Sanırım bu ufaklıklardan üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.

Tre o quattro di queste amiche basteranno.

...ve ay ışığını yansıtan taç yaprakları yol gösterici işlevi görür.

e i petali che riflettono la luna fungono da richiamo.

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

Gli elefanti vedono meglio di noi al buio, ma non meglio di un leone.

- Ara sıra gelip beni görür.
- Arada bir beni görmeye gelir.

Lui viene a farmi visita una volta ogni tanto.

- Birçok yorumcu, Obama'yı bir ortayolcu olarak görür.
- Birçok yorumcu, Obama'yı merkezci olarak kabul eder.

Molti commentatori considerano Obama come un centrista.