Translation of "Leyla'yı" in Italian

0.008 sec.

Examples of using "Leyla'yı" in a sentence and their italian translations:

Leyla'yı affetmeyeceğim.

- Non perdonerò Layla.
- Io non perdonerò Layla.

Sami, Leyla'yı dinledi.

- Sami ha ascoltato Layla.
- Sami ascoltò Layla.

Sami, Leyla'yı koruyabilirdi.

Sami avrebbe potuto proteggere Layla.

Sami, Leyla'yı dinler.

Sami ascolta Layla.

Sami, Leyla'yı dövüyordu.

Sami stava picchiando Layla.

Sami, Leyla'yı koruyordu.

- Sami ha protetto Layla.
- Sami protesse Layla.

Sami, Leyla'yı kızdırdı.

- Sami ha fatto arrabbiare Layla.
- Sami fece arrabbiare Layla.

Sami, Leyla'yı tanımıyordu.

- Sami non ha riconosciuto Layla.
- Sami non riconobbe Layla.

Sami, Leyla'yı dolandırdı.

Sami ha truffato Layla.

Sami, Leyla'yı gördü.

- Sami ha visto Layla.
- Sami vide Layla.

Fadıl, Leyla'yı görmek istedi.

Fadil voleva vedere Layla.

Fadıl, Leyla'yı Rami'yle tanıştırdı.

- Fadil ha presentato Layla a Rami.
- Fadil presentò Layla a Rami.

Fadıl, Leyla'yı eve getirdi.

- Fadil ha portato Layla a casa.
- Fadil portò Layla a casa.

Fadıl, Leyla'yı durdurmaya çalıştı.

- Fadil ha cercato di fermare Layla.
- Fadil cercò di fermare Layla.
- Fadil ha provato a fermare Layla.
- Fadil provò a fermare Layla.

Sami, Leyla'yı çok seviyordu.

Sami adorava Layla

Sami, Leyla'yı köprüden itti.

- Sami ha spinto Layla giù dal ponte.
- Sami spinse Layla giù dal ponte.

Sami'nin darbeleri Leyla'yı öldürmedi.

- I colpi di Sami non hanno uciso Layla.
- I colpi di Sami non uccisero Layla.

Sami, Leyla'yı asla boşamamış.

- Sami non ha mai divorziato da Layla.
- Sami non divorziò mai da Layla.

Sami, Leyla'yı kilisede gördü.

- Sami ha visto Layla in chiesa.
- Sami vide Layla in chiesa.

Sami, Leyla'yı tehdit ediyordu.

Sami stava minacciando Layla.

Sami, Leyla'yı terk etti.

- Sami ha lasciato Layla.
- Sami lasciò Layla.

Sami, Leyla'yı Mısır'a götürdü.

- Sami ha portato Layla in Egitto.
- Sami portò Layla in Egitto.

Sami, Leyla'yı asla görmedi.

- Sami non ha mai visto Layla.
- Sami non vide mai Layla.

Sami soğukkanlılıkla Leyla'yı öldürdü.

- Sami ha ucciso Layla a sangue freddo.
- Sami uccise Layla a sangue freddo.

Sami, Leyla'yı ihmal etti.

- Sami ha ignorato Layla.
- Sami ignorò Layla.

Sami, Leyla'yı yatağa koydu.

- Sami ha messo Layla a letto.
- Sami mise Layla a letto.

Sami'nin atı, Leyla'yı ısırdı.

- Il cavallo di Sami ha morso Layla.
- Il cavallo di Sami morse Layla.

Sami, Leyla'yı öldürmek zorunda kaldı.

- Sami ha dovuto uccidere Layla.
- Sami dovette uccidere Layla.

Sami suç için Leyla'yı suçladı.

- Sami ha incolpato Layla per il crimine.
- Sami incolpò Layla per il crimine.
- Sami ha incolpato Layla per il reato.
- Sami incolpò Layla per il reato.

Sami doğum gününde Leyla'yı aradı.

- Sami ha chiamato Layla per il suo compleanno.
- Sami chiamò Layla per il suo compleanno.

Sami'nin Leyla'yı eve götürmesi gerekir.

Sami deve portare Layla a casa.

Fadıl, Leyla'yı korumak için yalan söyledi.

- Fadil ha mentito per proteggere Layla.
- Fadil mentì per proteggere Layla.

Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.

- Fadil ha viaggiato fino al Cairo per vedere Layla.
- Fadil viaggiò fino al Cairo per vedere Layla.

Sami, Leyla'yı korumak için yalan söyledi.

- Sami ha mentito per proteggere Layla.
- Sami mentì per proteggere Layla.

Sami, Ferit'in geçmişi hakkında Leyla'yı bilgilendirdi.

- Sami ha informato Layla del passato di Farid.
- Sami informò Layla del passato di Farid.

Sami hala Leyla'yı korkunç biçimde özlüyor.

A Sami manca ancora terribilmente Layla.

Sami, Leyla'yı çok seviyor gibi görünüyordu.

Sami sembrava adorare Layla.

Sami, Leyla'yı öldürmek için Kahire'ye gitti.

- Sami è andato al Cairo per uccidere Layla.
- Sami andò al Cairo per uccidere Layla.

Sami geceyi onunla geçirmesi için Leyla'yı davet etti.

Sami invitò Layla a spendere la notte con lui.