Translation of "Yapmasına" in Italian

0.020 sec.

Examples of using "Yapmasına" in a sentence and their italian translations:

Konuşmayı yapmasına izin ver.

- Lascia che sia lui a parlare.
- Lasci che sia lui a parlare.
- Lasciate che sia lui a parlare.

Onu yapmasına izin verelim.

- Lasciamoglielo fare.
- Lasciamogliela fare.

Tom'un bunu yapmasına şaşırmadım.

- Non sono sorpreso che Tom lo abbia fatto.
- Io non sono sorpreso che Tom lo abbia fatto.
- Non sono sorpresa che Tom lo abbia fatto.
- Io non sono sorpresa che Tom lo abbia fatto.

Onun işi yapmasına gerek yoktu.

Lei non aveva bisogno di fare quel lavoro.

Tom'un onu yapmasına izin verelim.

Permettiamo a Tom di farlo.

Tom'un onu yapmasına gerek yoktu.

Tom non doveva farlo.

Tom'un onu yapmasına izin vermeyeceğim.

Non lascierò Tom a farlo.

Sevdiği gibi yapmasına izin vereceğim.

Ho intenzione di lasciarla fare come le piace.

Tom'un bunu yapmasına izin ver.

Lascia che Tom lo faccia.

Tom'un onu yapmasına yardım etmelisin.

- Dovresti aiutare Tom a farlo.
- Dovreste aiutare Tom a farlo.
- Dovrebbe aiutare Tom a farlo.

Tom'un onu yapmasına yardım edebilirim.

- Posso aiutare Tom a farlo.
- Io posso aiutare Tom a farlo.

Pis işi yapmasına izin ver.

- Lasciala fare il lavoro sporco.
- Lasciatela fare il lavoro sporco.
- La lasci fare il lavoro sporco.

Onların bunu yapmasına izin verdim.

- Ho lasciato che lo facessero.
- Ho lasciato che la facessero.

Onun bunu yapmasına izin verdim.

- Ho lasciato che lo facesse.
- Ho lasciato che la facesse.

Tom'un bunu yapmasına izin veremeyiz.

Non possiamo permettere a Tom di farlo.

Tom'un onu yapmasına yardım etmeyeceğim.

Non aiuterò Tom a farlo.

Tom'un bunu yapmasına izin vermeyelim.

Non permettiamo a Tom di farlo.

Tom'un bunu yapmasına izin veriyorum.

- Permetto a Tom di farlo.
- Io permetto a Tom di farlo.

Tom'un onu yapmasına izin vereceğim.

Permetterò a Tom di farlo.

- Yarın Tom'un onu yapmasına yardım edeceğim.
- Yarın Tom’un bunu yapmasına yardım edeceğim.

Aiuterò Tom a farlo domani.

Onu kendi başına yapmasına izin verme.

Non lasciarglielo fare da solo.

Tom'un kirli işler yapmasına izin ver.

- Lascia fare a Tom il lavoro sporco.
- Lasciate fare a Tom il lavoro sporco.
- Lasci fare a Tom il lavoro sporco.

Onun öyle bir şey yapmasına şaşırdım.

- Sono sorpreso che abbia fatto una cosa del genere.
- Sono sorpresa che abbia fatto una cosa del genere.

Tom'a ev ödevini yapmasına yardım ettim.

- Ho aiutato Tom a fare i suoi compiti.
- Io ho aiutato Tom a fare i suoi compiti.
- Aiutai Tom a fare i suoi compiti.
- Io aiutai Tom a fare i suoi compiti.

Tom Mary'nin temizlik yapmasına yardım etti.

- Tom ha aiutato Mary a pulire.
- Tom aiutò Mary a pulire.

Tom Mary'nin onu yapmasına izin vermeyecek.

Tom non permetterà a Mary di farlo.

Onun pis iş yapmasına izin ver.

- Lasciagli fare il lavoro sporco.
- Lasciategli fare il lavoro sporco.
- Gli lasci fare il lavoro sporco.

Tom'un onu yapmasına yardım etmek zorundayım.

- Devo aiutare Tom a farlo.
- Io devo aiutare Tom a farlo.

Kimsenin bir şey yapmasına izin verme.

- Non lasci mai fare niente a nessuno.
- Non lasci mai fare nulla a nessuno.

Tom'un onu yapmasına yardım ettin mi?

- Hai aiutato Tom a farlo?
- Ha aiutato Tom a farlo?
- Avete aiutato Tom a farlo?

Tom Mary'ye bunu yapmasına yardım etmezdi.

Tom non avrebbe aiutato Mary a farlo.

Tom Mary'ye onu yapmasına yardım etmeyecek.

Tom non aiuterà Mary a farlo.

Tom Mary'nin onu yapmasına izin vermeyecektir.

Tom non permetterà a Mary di farlo.

Belki Tom'un bunu yapmasına yardım edebilirim.

Forse potrei aiutare Tom a farlo.

Tom Mary'nin bunu yapmasına izin veremez.

Tom non può lasciare che Mary lo faccia.

Tom Mary'nin bunu yapmasına yardım edecek.

- Tom aiuterà Mary in questo.
- Tom aiuterà Mary a farlo.

Tom kimsenin bunu yapmasına izin vermeyecek.

Tom non permetterà a nessuno di farlo.

Onun başvuru yapmasına izin vermelerini talep ediyorsun."

E poi chiedi che gli lascino presentare domanda."

Tom Mary'nin ev ödevini yapmasına yardım etti.

- Tom ha aiutato Mary a fare i suoi compiti.
- Tom aiutò Mary a fare i suoi compiti.

Tom'un onu bir daha yapmasına izin vermeyeceğim.

Non permetterò a Tom di rifarlo.

Tom, Mary'nin onu yapmasına izin vermeyeceğini söyledi.

Tom ha detto che Mary non gli avrebbe permesso di farlo.

Tom, Mary'nin onu yapmasına asla izin vermez.

Tom non permetterebbe mai a Mary di farlo.

Tom Mary'nin onu yapmasına gerek olmadığını söyledi.

Tom disse che Mary non doveva farlo.

- Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına izin verdim.
- Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına müsaade ettim.

- Ho permesso a Tom di campeggiare nel nostro cortile.
- Io ho permesso a Tom di campeggiare nel nostro cortile.

Tom'un onu yapmasına gerek yok. Mary onu yapar.

Non deve farlo Tom. Lo farà Mary.

Onu yapmasına gerek olmadığını Tom'a söylememiz gerekiyor mu?

- Dovremmo dirlo a Tom che non deve farlo?
- Noi dovremmo dirlo a Tom che non deve farlo?

Tom Mary'ye bakıcıya ödeme yapmasına yardım etmeyi önerdi.

- Tom si è offerto di aiutare Mary a pagare una babysitter.
- Tom si offrì di aiutare Mary a pagare una babysitter.

Tom'un, Mary'nin onu yapmasına izin vereceğini düşünüyor musun?

- Pensi che Tom permetterà a Mary di farlo?
- Pensa che Tom permetterà a Mary di farlo?
- Pensate che Tom permetterà a Mary di farlo?

Tom, Mary'nin ona onu yapmasına yardım etmesinden memnun oldu.

Tom è stato contento che Mary l'abbia aiutato a farlo.

Ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.

e il signor Ruiz poté presentare domanda per di assistenza.

Bence Tom, Mary'ye bunu yapmasına gerek olmadığını söylemesi gereken kişidir.

Credo che sia Tom a dover dire a Mary che non deve farlo per forza.

Normal zamanlarda bu bağlantılar, işletmelerin çalışanlarına ödeme yapmasına olanak tanıyan şey.

In tempi normali, queste connessioni rappresentano ciò che permette alle imprese di pagare i loro dipendenti.