Translation of "Ailesini" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Ailesini" in a sentence and their japanese translations:

- Onun ailesini tanıyorum.
- Onun ailesini biliyorum.

私は彼の家族を知っている。

Ailesini çok endişelendirdi.

彼は両親にいろいろ心配させた。

O, ailesini destekler.

彼女は一家を支えている。

Onun ailesini tanıyorum.

私は彼の家族を知っている。

Ailesini doyurma vakti geldi.

‎家族の食事の時間だ

Müzisyen, ailesini yoksul bıraktı.

音楽家が死んで遺族は貧困にさらされた。

Ailesini görmek için sabırsızlanıyordu.

彼女はしきりに家族と会いたがった。

Taşınmak için ailesini hazırladı.

彼は家族に引っ越しの用意をさせた。

O ailesini terk etti.

彼は家をでた。

Biz onun ailesini tanırız.

私たちは彼の家族と知り合いだ。

Tom ailesini terk etti.

トムは家族を捨てた。

O, ailesini terk etti.

- 彼は妻子を捨てた。
- 彼は家族を捨てた。
- 彼は家族を見捨てた。

- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

彼女はお金、家族、友だちを失った。

Ailesini geçindirmek için çok çalışıyor.

彼は家族を養うために懸命に働いている。

Onun aylık geliri ailesini geçindiremez.

彼の月収では家族を養えない。

Tony bazen ailesini ziyaret etti.

時々トニーは彼の家族を訪れました。

Ailesini terk etti, Tahiti'ye taşındı.

彼は家族を捨ててタヒチ島に移り住んだ。

O, parasını ailesini, arkadaşlarını kaybetti.

彼女は金も、家族も友人もなくしてしまった。

O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.

彼は大家族を養わなければならなかった。

Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

彼女はお金、家族、友だちを失った。

O, ailesini desteklemek için çok çalışmak zorunda.

家族を養うために、彼は懸命に働かなければならない。

Onun parayı çaldığını itirafı ailesini şaşkına çevirdi.

その金を盗んだという彼の自白に家族はおどろいた。

O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.

彼は大家族を養うために精を出して働いている。

Ailesini terk etti ve Tahiti'de yaşamaya gitti.

彼は家族を捨ててタヒチ島に移り住んだ。

Ailesini terk etti ve yurt dışına gitti.

彼は家族を捨てて、外国へ行ってしまった。

O, ailesini desteklemek için yeterli gelire sahip.

彼は家族を養うだけの収入がある。

Tom'un parasının neredeyse hepsi ailesini desteklemeye gidiyor.

トムのお金のほとんどは家族を養うことに回る。

O, ailesini terk etti ve Tahiti'de yaşamaya gitti.

彼は家族を捨ててタヒチ島に移り住んだ。

Onun geliri büyük ailesini geçindiremeyecek kadar çok küçüktü.

大家族を養うには、彼の収入はあまりにも少なすぎる。

- Lucy ailesini mutlu etti.
- Lucy ebeveynlerini mutlu etti.

ルーシーは両親を幸福にした。

Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.

彼は自分の家族すら取りしきれないのに、まして一国を治めるなんて!

Hatoyama at yarışında kumar oynayarak ailesini desteklediğini söylüyor.

鳩山さんが競馬で妻子を養っていると言っています。

Ancak ailesini küçümseyen geri dönen aristokratları hor görmesini gizleyemedi

しかし、彼は家族 を軽蔑 して扱った帰国した貴族に対する軽蔑を隠すことができませんでした

Yoğun bir hayat yaşadığı için, o genellikle ailesini görmez.

- 彼は忙しい生活の中で家族と会うことがない。
- 忙しい生活を送っているので、彼は普段家族に会うことはない。