Translation of "Annesinin" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Annesinin" in a sentence and their japanese translations:

Annesinin tavsiyesini küçümsedi.

彼は母の助言を馬鹿にした。

Bebek annesinin kollarına sokuldu.

赤ん坊は気持ちよさそうに母親に抱かれていた。

O, annesinin arkasında durdu.

その子は母親の後ろに立っていた。

Başını annesinin omuzunda dinlendirdi.

彼女は母の肩に頭をもたせかけた。

Annesinin sağlığı hakkında endişeli.

彼女は彼女の母の健康を心配している。

Annesinin yerini kim alacak?

誰が彼の母の代わりをするだろうか。

Taro, annesinin sağ tarafında.

太郎はお母さんのお気に入りだ。

Bize annesinin resmini gösterdi.

彼は私たちに彼のお母さんの写真を見せた。

Bebek annesinin kollarında uyuyakaldı.

赤ちゃんは母親の腕の中でぐっすり眠っていた。

Çocuk annesinin elini tuttu.

子供は母親の手をとった。

Çocuk annesinin kolunu tuttu.

子供は母の腕にしっかりしがみついていた。

Çocuk annesinin kucağında uyuyordu.

子供が母のひざのうえで眠っていた。

Çocuk, annesinin kucağında uyudu.

子供が母のひざで眠った。

Kate'e annesinin adı verildi.

あの子は母親の名をとってケイトと名づけられました。

- Bebek annesinin kollarında mışıl mışıl uyuyordu.
- Bebek annesinin kollarında rahat uyuyordu.

赤ちゃんは母親の腕の中でぐっすり眠っていた。

Genç çocuk annesinin ceketini giydi.

その子供は母親のコートを引っ張った。

Her zaman annesinin peşinden koşuyor.

彼女は母親の後を追いかけてばかりいる。

Ben annesinin onu azarladığını gördüm.

私は彼のお母さんが彼を叱るのを見た。

Bebek annesinin sütüne can atar.

赤ん坊は母乳を欲しがる。

O annesinin olduğu kadar güzel.

彼女はお母さんと同じくらい美しい。

Ona annesinin nerede olduğunu sordu.

彼は彼女に「お母さんはどこ?」と尋ねた。

Genç kız annesinin ceketini giydi.

その子供は母親のコートを引っ張った。

Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.

赤ちゃんは母親の腕の中でぐっすり眠っていた。

Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.

彼女はお母さんが家を掃除するのを手伝った。

Jackson, Tom'un annesinin kızlık adıdır.

ジャクソンはトムのお母さんの旧姓です。

O, annesinin tavsiyesini görmezden geldi.

彼は母のアドバイスを無視した。

Çocuk annesinin çantasından para çaldı.

少年は母親のハンドバッグからお金を盗んだ。

Bana annesinin doktor olduğunu söyledi.

彼女は自分の母は医者だと私に言った。

Ve bebek pembeleşti annesinin kucağında ısındı

その子の肌は上気し 母親の胸で温められていました

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

その子供は母親の腕の中に抱かれて安心した。

Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.

赤ちゃんは母親の腕の中でぐっすり眠っていた。

Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.

メアリーは母が料理をするのを手伝った。

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

ジェーンは、彼女の母親と同じリボンをつけていた。

Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.

- マイクは今日お母さんの車を洗わなくてもよいです。
- 今日マイクは母親の車を洗う必要はない。

O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.

母親の青い目を受け継いでいる。

Bir çocuk annesinin sevgisine karşı çok hassastır.

子供は母親の愛情にとても敏感だ。

O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

彼は母親が死亡したという電報を受け取った。

- Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ unutamaz.
- Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ hatırlar.

自分がたばこを吸っているのを母に見つかった日のことを、彼は今でも覚えている。

Küçük çocuk caddeyi geçerken annesinin elini sıkıca tuttu.

その男の子は通りを渡るとき母親の手をしっかりと握っていた。

Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

- 彼は母親の死の知らせを聞くと、ただ泣くばかりだった。
- 彼は母の死の知らせを聞くと、ただ泣くばかりだった。

O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.

彼は、自発的にママの掃除を手伝った。

Annesinin ona kızgın olmadığını gördüğünde onun gözleri sevinçle parlıyordu.

母が怒っていないのを知って彼女の目は喜びで輝いた。

O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.

- 彼女は毎朝、母が台所で朝食の支度をするのを手伝います。
- 彼女は毎朝、母が台所で朝食のしたくするのを手伝います。

O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.

- 彼女は学校時代のお母さんの写真を私にみせてくれた。
- 彼女は母親の女学生時代の写真を見せてくれた。

Tom annesinin yulaf ezmeli kurabiye tarifini Mary ile paylaştı.

トムは母親のオートミールクッキーのレシピをメアリーに教えた。

Ekim ayında bir gün Sadako uyandığında annesinin ağladığını fark etti.

10月のある日、禎子が目を覚ますと、お母さんが泣いていた。

- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.

メアリーは母に無断でケーキを作った。

O, beş yabancı dil konuşur ama o küfretmek istediğinde annesinin dilinde konuşur.

彼女は5ヶ国語を話すが、悪口を言う時は母国語で言う。

Jack annesinin değerli bir vazosunu kırdı, ama bilerek yapmadı, bu yüzden o kızmadı.

ジャックは母の大切な花瓶を壊したが、わざとやったのではなかったので、彼女は怒らなかった。

Tom'un sağlam delili yoktu, fakat o, annesinin elmas yüzüğünü çalan kişinin Mary olduğunu düşünüyordu.

確たる証拠はなかったが、母親のダイヤの指輪を盗んだのはメアリーだと、トムは思った。

- Bir aile tartışmamız olduğunda, kocam her zaman benim yerime annesiyle taraftır.
- Aile tartışmamız olduğunda,eşim genellikle benim değil ailesinin tarafında yer alır.
- Ne zaman bir aile tartışmamız olsa kocam benim yerime her zaman annesinin tarafını tutar.

家の中で喧嘩がある時は、いつでも私の夫は私ではなく、自分の母の側につく。