Translation of "Sonuçta" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Sonuçta" in a sentence and their japanese translations:

Sonuçta ne oldu?

- その結果何が起こったのか。
- その結果はどうなのか。
- その結果はどうなったのか。

Ya sonuçta buzul gölleri,

その結果 氷河湖が—

Sonuçta bu bizim sorumluluğumuz.

これは 最終的には私たちの責任です

Sonuçta çalışkan kişi başarır.

勤勉な人は最後には成功する。

Gezgin, sonuçta hedefine vardı.

旅人はついにその目的地にたどり着いた。

Sonuçta hiçbir şey olmadı.

結局なにも起こらなかった。

Plan sonuçta başarısız oldu.

- 結局その計画は失敗だった。
- けっきょくその計画は失敗した。

Sonuçta neyde iyi olabilirdim?

結局 自分は 何に向いているのか?

Belki sonuçta sen haklısın.

結局のところ、あなたが正しいのかもしれませんね。

Sonuçta, bence işin sırrı şu:

そして結局 秘訣はそこにあるのだと思います

Sonra hâllerine üzülürsünüz tabii, çocuklarınız sonuçta,

もちろん 自分の子供なので 可哀そうに思い

Sonuçta hayat sadece bir rüya gibi.

結局のところ、人生は夢のようなものだ。

Sonuçta, onların ulaşım formu hiç kirlilik üretmez.

何といっても、彼らの輸送形態は公害を全く引き起こさない。

Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti.

彼らは彼の忠告を無視した。その結果彼らの会社は倒産した。

Unut gitsin. Sonuçta o bizim ortak arkadaşımız.

やめろよ。あいつは俺たちの友達だろ。

Bütün çabalarımıza rağmen, sonuçta hepimiz başarısız olduk.

私たちは努力したにも関わらず結局失敗した。

Düşündüm gibi, Catherine sonuçta güzel bir kız.

やっぱりカトリンは美少女なんですね。

Mary yine başarısız oldu. Sonuçta o hâlâ genç.

メアリーはまた失敗した。なんといっても彼女はまだ若い。

Onlar sonuçta orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.

彼らは、結局最初の計画に固執することに決めた。

Sonuçta bu küresel krizden tek faydalananlar onlar, değil mi?

この人たちだけが 気候危機から 利益を得るのですから

Sonuçta bunların da kompakt olması lazım, katlanabilir ve hafif.

軽量であることが 建築システムに求められ

Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı.

ついに、彼はその暴力犯罪を犯したことで懲役5年の判決を言い渡された。

Sonuçta, kararımı verdim ve yeni video oyununu satın aldım.

私はようやく決心してその新しいビデオゲームを買った。

Zamanını istediğin herhangi bir şekilde geçirebilirsin; sonuçta, senin zamanın.

- 時間はあなたの好きなように過ごせばいい。所詮、あなたの時間なのだから。
- あなたの好きなように時間は使えばいいのです。結局あなたの時間なのですから)。

Ancak sahada kalarak saldırıyı yönetti ... ki bu sonuçta başarılı oldu.

が、フィールドに留まり、攻撃を指示しました…最終的には成功しました。

Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.

結局、駅まで走って行ったのだが、なんとか間に合った。

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

その結果、人々はこの支給方法にすっかり慣れてしまい、ほかの方法では落ち着かなくなりました。

Sonuçta, "kadınsılık" bir kadının doğuştan sahip olduğu bir şey, göstermek için bir çaba sarf etmesine gerek yok ve öyle de bir özellik ki bilinçli olarak saklanmaya çalışılsa bile boşa çıkardı.

- 結局のところ「女らしさ」といふものは、女である以上誰でも備へてゐるのが当然で、努力をしてそれを示す必要もなく、また、意識的にそれを隠してもなんにもならない性質のものである。
- 結局のところ「女らしさ」というものは、女である以上誰でも備えているのが当然で、努力をしてそれを示す必要もなく、また、意識的にそれを隠してもなんにもならない性質のものである。