Translation of "Fransızcayı" in Polish

0.009 sec.

Examples of using "Fransızcayı" in a sentence and their polish translations:

- O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.
- Fransızcayı Almancaya tercih eder.

On woli francuski od niemieckiego.

O, Fransızcayı iyi konuşabilir.

On umie dobrze mówić po francusku.

Fransızcayı yeterince iyi konuşamıyorum!

Nie mówię wystarczająco dobrze po francusku!

Fransızcayı gerçekten oldukça iyi konuşuyorsun.

Naprawdę całkiem nieźle mówisz po francusku.

Fransızcayı iyi konuşan birini tanıyorum.

Znam kogoś, kto dobrze mówi po francusku.

Fransızcayı hâlâ çok iyi konuşmuyorum.

Wciąż nie mówię zbyt dobrze po francusku.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşabilir.

Tom mówi bardzo dobrze po francusku.

- Keşke Fransızcayı biraz daha iyi konuşabilsem.
- Sadece Fransızcayı biraz daha iyi konuşabilmeyi istiyorum.

Ja tylko chciałabym umieć mówić po francusku odrobinę lepiej.

David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

David umie płynnie mówić po francusku.

Fransızcayı İngilizceyi konuştuğumdan daha akıcı konuşurum.

Mówię po francusku płynniej niż po angielsku.

Fransızcayı iyi konuşan birçok arkadaşım var.

Mam całkiem sporo znajomych mówiących dobrze po francusku.

Arkadaşlarımdan bazıları Fransızcayı oldukça iyi konuşabilirler.

Niektórzy z moich znajomych mówią po francusku całkiem nieźle.

Fransızcayı çok iyi konuşan birini tanıyorum.

Znam kogoś, kto bardzo dobrze mówi po francusku.

Tom Fransızcayı seviyor ve onda iyidir.

Tom lubi francuski i jest w nim dobry.

Tom'un Fransızcayı nasıl okuyacağını bildiğini unuttum.

Zapomniałem, że Tom umie czytać po francusku.

Tom'un hayali Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilmekti.

Marzeniem Toma było płynne mówienie po francusku.

Tom'un çocukları Fransızcayı mükemmel şekilde konuşuyor.

Dzieci Toma doskonale mówią po francusku.

Herkes Tom'un Fransızcayı çok iyi konuşamadığını bilir.

Wszyscy wiedzą, że Tomek nie zna francuskiego zbyt dobrze.

Tom Fransızcayı hem konuşabilir hem de yazabilir.

Tom zarówno mówi, jak i pisze po francusku.

Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.

Jessie źle mówiła po francusku, a jeszcze gorzej po niemiecku.

Tom ve Mary Fransızcayı gerçekten çok iyi şekilde konuşmazlar.

Ani Tomek, ani Maria nie znają francuskiego zbyt dobrze.

Tom hem Fransızcayı hem de İngilizceyi çok iyi konuşabilir.

Tomek umie bardzo dobrze mówić i po francusku, i po angielsku.