Translation of "Üzücü" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Üzücü" in a sentence and their portuguese translations:

Üzücü!

Triste!

Çok üzücü.

É tão triste.

Bu üzücü.

É triste.

Üzücü filmleri sevmiyorum.

Eu não gosto de filmes tristes.

O gerçekten üzücü.

Isso é triste de verdade.

Evde kalmak üzücü.

Foi dito para ficar em casa.

Bu çok üzücü.

É muito revoltante.

Üzücü değil mi?

- Não é triste?
- Isso não é triste?

Ne kadar üzücü!

Que triste!

Bu çok üzücü olur.

Isso seria muito triste.

Çok üzücü bir hikaye.

É uma história muito triste.

Bu üzücü bir hikaye.

É uma história triste.

Bu üzücü ama gerçek.

É triste, mas é verdade.

O senin için üzücü.

Isso é triste para você.

Bu şarkı üzücü görünüyor.

Esta canção soa triste.

Üzücü hikaye bizi ağlattı.

A triste história fez-nos chorar.

O üzücü terör saldırısı yaşandı

houve um triste ataque terrorista

Bu çok üzücü bir hikaye.

É um conto muito triste.

Tom'un çok genç ölmesi üzücü.

É uma pena que o Tom tenha morrido tão jovem.

O, bize üzücü haber getirdi.

Ele trouxe-nos notícias tristes.

Aman yarabbi, ne kadar üzücü!

Meu Deus, que triste!

Tom Mary'ye üzücü haberi söylemek istemiyordu.

O Tom não queria contar a notícia ruim para a Mary.

Bizim her an ölebilir olduğumuzu bilmek üzücü.

- É triste saber que podemos cair duros de um instante para o outro.
- É triste saber que podemos morrer a qualquer momento.

Onun yaşında saç dökülmesine uğramak çok üzücü.

Sofrer de perda de cabelo na idade dela é muito triste.

Onun böyle bir fırsatı kaçırması üzücü bir durum.

É uma pena que ele deva perder essa chance.

Bu üzücü hikaye Tom sürgünde olduğu zaman yazıldı.

Esta triste história foi escrita num tempo em que Tom estava em exílio.

Tom'un vefat ettiğini sana söylemek benim üzücü görevimdir.

Cumpro o triste dever de vos informar que Tom faleceu.

üzücü bir durum ama elden gelir bir şey yok

uma situação triste, mas nada está disponível

Bu üzücü ve yıkıcı haberi öğrendikten sonra hala şoktayım.

Ainda estou em choque, depois de saber desta notícia triste e devastadora.

Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,

Eles expressam uma espécie de ... atitude não de arrependimento, mas é meio triste: 'Sim, bem,

Hüzünlenmeyi seviyorum. Çoğu insanın üzücü duygudan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Fakat sanırım bu yanlış.

Eu gosto de me sentir triste. Eu sei que grande parte das pessoas tenta evitar qualquer tipo de sentimento triste, mas eu acho que isso está errado.

- Ne üzücü bir hikaye!
- Ne kalp kıran bir hikaye!
- Ne yürek sızlatan bir hikâye!
- Ne yürek parçalayan bir hikâye!
- Ne yürek parçalayıcı bir hikâye!

Que história comovente!