Translation of "Duydu" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Duydu" in a sentence and their portuguese translations:

Tom alarmı duydu.

Tom ouviu o alarme.

Tom sesi duydu.

Tom ouviu o som.

Tom gürültüyü duydu.

Tom ouviu o barulho.

O gürültüyü duydu.

Ele ouviu o barulho.

Tanrı dualarımı duydu.

Deus ouviu minhas orações.

O sesi duydu.

Ele ouviu a voz.

Onun şarkı söylemesini duydu.

Ela o ouviu cantar.

Tom bir gürültü duydu.

- Tom ouviu um barulho.
- Tom escutou um barulho.

Biri beni duydu mu?

Alguém me ouviu?

Tom bir ses duydu.

Tom ouviu uma voz.

Tom Mary'nin seslendiğini duydu.

Tom ouviu Maria gritar.

Tanrı bizim dualarımızı duydu.

Deus ouviu nossas preces.

Tom, Mary'nin sesini duydu.

Tom ouviu a voz de Maria.

Bir yardım çağrısı duydu.

- Ele ouviu um grito de socorro.
- Ele ouviu um chamado de socorro.

O bir gürültü duydu.

- Ele ouviu um barulho.
- Ele ouviu um ruído.

Tom bazı atışlar duydu.

O Tom ouviu alguns tiros.

Mary bir gürültü duydu.

Maria escutou um barulho.

Onlar bir gürültü duydu.

Eles escutaram um barulho.

Onun çığlık attığını duydu.

Ela o ouviu chorar.

O, onun çığlığını duydu.

Ela o ouviu gritar.

Tom, Mary'nin ağladığını duydu.

Tom ouviu Maria chorando.

Tom bunu Mary'den duydu.

Tom ouviu isso da Mary.

O, ayak sesleri duydu.

Ele ouviu passos.

Tom kurtların ulumalarını duydu.

Tom ouviu lobos uivando.

Leyla silah seslerini duydu.

Layla ouviu os tiros.

Leyla bir motor duydu.

Leila ouviu um motor.

Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.

Tom ouviu Maria gritar.

Biri bir şey duydu mu?

Alguém ouviu alguma coisa?

Çok küçük bir ses duydu.

Ele ouviu uma vozinha.

Tom ayak seslerinin yaklaştığını duydu.

O Tom ouviu passos se aproximando.

Tom Mary'nin kapıyı açtığını duydu.

Tom ouviu Maria abrir a porta.

Tom dışarıda bir şey duydu.

Tom ouviu alguma coisa lá fora.

Tom Mary'nin John'a bağırdığını duydu.

Tom ouviu a Mary gritando com o John.

Tom, Mary'nin ölmüş olduğunu duydu.

- Tom ouviu dizer que Mary morrera.
- Tom ouviu dizer que Mary tinha morrido.

Tom arabanın geri geldiğini duydu.

O Tom ouviu o carro voltando.

Tom arkasından ayak sesleri duydu.

Tom ouviu passos atrás dele.

O otobüsten inerken isminin çağrıldığını duydu.

Ao descer do ônibus, ela ouviu chamarem seu nome.

Tom Mary'nin bir işi olduğunu duydu.

- Tom escutou que Mary conseguiu um emprego.
- Tom ficou sabendo que Mary conseguiu um emprego.

Tom, Meryem ve John'un tartıştığını duydu.

Tom ouviu Maria e João discutindo.

Tom onların söylediği her şeyi duydu.

Tom ouviu tudo o que eles disseram.

Tom Mary'nin söylediği her şeyi duydu.

Tom ouviu o que Maria falou.

O, gece yarısında onun ağladığını duydu.

Ela o ouviu chorar no meio da noite.

O onun gözde şarkısını söylediğini duydu.

Ela o ouviu cantar sua canção favorita.

Tom, Mary'nin Fransızca konuşamadığını söylediğini duydu.

O Tom ouviu a Mary dizer que não sabia falar francês.

Tom, Mary'nin yardım için bağırdığını duydu.

Tom ouviu Mary gritar por ajuda.

Tom bir ses duydu ve araştırmaya gitti.

Tom ouviu um barulho e foi investigar.

Tom Mary'nin iyi bir öğretmen olduğunu duydu.

Tom ouviu dizer que Mary era uma boa professora.

Tom tam kapıyı açarken bir silah sesi duydu.

Tom ouviu um tiro bem quando abria a porta.

Tom, kapının vurulduğunu duydu ve açmak üzere kapıya doğru yürüdü.

Tom ouviu alguém bater à porta e foi até ela para abri-la.

Endişeli ev hanımı telefonun zilini duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.

A preocupada esposa ouviu o telefone tocar e, rapidamente, o atendeu.

O onun bağırdığını duydu, bu yüzden onun yatak odasına koştu.

Ela o ouviu gritar, então correu ao seu quarto.

Tom silah sesleri duydu ve ne olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı.

Tom ouviu tiros e olhou através da janela para ver o que estava acontecendo.