1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-Portuguese
  4. Elimizden

Translation of "Elimizden" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Elimizden" in a sentence and their portuguese translations:

Elimizden geleni yaparız.

A gente faz o que pode.

Elimizden geleni yapalım.

Façamos o nosso melhor.

Elimizden geleni yaptık.

Nós fizemos o melhor que podemos.

Biz elimizden geleni yapmalıyız.

- Nós temos de fazer o nosso melhor.
- Temos de dar o nosso melhor.

Biz elimizden geleni yaptık.

Fizemos o melhor que pudemos.

Biz elimizden geleni yapacağız.

Faremos nosso melhor.

Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

- Nós tentamos fazer o nosso melhor.
- Tentamos fazer o nosso melhor.

Teşekkür ederim. Elimizden geleni yapacağız.

Obrigado. Faremos o nosso melhor.

Her zaman elimizden geleni yapmalıyız.

Deveríamos dar sempre o nosso melhor.

İşimizi elimizden geldiği kadar iyi yapmalıyız.

Devemos fazer o nosso trabalho o melhor que pudermos.

Buradan elimizden geldiği kadar çabuk çıkalım.

Vamos sair daqui o mais rápido que pudermos.

Yardım etmek için elimizden geleni yaptık.

Nós fizemos o possível para ajudar.

Elimizden geldiği kadar sık Boston'a gideriz.

Nós vamos a Boston sempre que possível.

Tom ve ben elimizden geleni yaptık.

- Tom e eu fizemos o que podíamos.
- Tom e eu fizemos o que pudemos.

Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, değil mi?

Estamos fazendo tudo que podemos, ok?

Tom'u elimizden geldiği kadar çabuk bulmamız gerekiyor.

Precisamos encontrar Tom o mais rápido possível.

Tom'u mutlu etmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.

Devemos fazer tudo que podemos para deixar o Tom feliz.

Başarılı olsak da olmasak da elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız.

Não importa se seremos bem sucedidos ou não, nós temos que dar o melhor de nós.

Böyle bir şeyin olmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.

Nós devemos fazer de tudo em nosso poder para prevenir que tal coisa aconteça.

Tom'un nerede olduğunu bilmiyoruz ama onu elimizden geldiği kadar kısa sürede bulmamız gerekiyor.

Nós não sabemos onde Tom está, mas temos de encontrá-lo o mais rápido possível.