Translation of "Tıraş" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Tıraş" in a sentence and their portuguese translations:

- Tıraş olman gerekiyor.
- Tıraş olmalısın.

Você precisa se barbear.

Tıraş olacağım.

Vou fazer a barba.

Ben tıraş oldum.

Barbeei-me e cortei o cabelo.

Tom tıraş oldu.

- Tom barbeou-se.
- Tom fez a barba.

Tıraş olmam gerek.

Preciso me barbear.

Tıraş zaman alır.

Barbear leva tempo.

O tıraş oldu.

- Ele se barbeou.
- Se barbeou.

Bıyığını tıraş etti.

Ela rapou o buço.

Henüz tıraş olmadım.

Eu ainda não me barbeei.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

- Barbeio-me toda manhã.
- Faço a barba toda manhã.
- Eu me barbeio todas as manhãs.
- Eu faço a barba todas as manhãs.

O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.

Ele faz a barba toda manhã com barbeador elétrico.

Tıraş olurken kendimi kestim.

- Eu me cortei fazendo a barba.
- Eu me cortei quando estava me barbeando.

Ben sakalımı tıraş ediyorum.

- Estou me barbeando.
- Estou fazendo a barba.

Ben banyoda tıraş oluyorum.

Estou fazendo a barba no banheiro.

Tom, odasında tıraş oluyor.

Tom está fazendo a barba em seu quarto.

Niçin bir tıraş olmuyorsun?

Por que você não corta o cabelo?

O, başını tıraş etti.

Ela raspou a cabeça.

Tom hâlâ tıraş olmadı.

O Tom ainda não se barbeou.

Bacaklarını tıraş ettin mi?

Você depilou as pernas?

Sanırım başımı tıraş edeceğim.

Eu acho que vou raspar a cabeça.

Babam banyoda tıraş oluyor.

- O meu pai está a fazer a barba na casa de banho.
- Meu pai está se barbeando no banheiro.

Tom başını tıraş etti.

Tom raspou a cabeça.

Mary bacaklarını tıraş etti.

Maria depilou as pernas.

Tom bacaklarını tıraş etti.

Tom depilou as pernas.

Ben henüz tıraş olmuyorum.

Eu ainda não me barbeio.

Berber onun saçını tıraş etti.

O barbeiro cortou o cabelo dele.

O, koltuk altını tıraş etti.

Ela depilou as axilas.

Tom tıraş olurken kendini kesti.

Tom se cortou ao se barbear.

Haftada dört kez tıraş olur.

- Ele tira a barba quatro vezes na semana.
- Ele faz a barba quatro vezes por semana.

Ne kadar sıklıkla tıraş olursun?

Com que frequência você se barbeia?

Saçı bir tıraş bıçağıyla kazı.

Remova o cabelo com uma navalha.

Ben çıkmadan önce tıraş olmalıyım.

Tenho de fazer a barba antes de sair.

Her sabah tıraş olur musunuz?

Vocês fazem barba todas as manhãs?

O, ayda bir kez tıraş olur.

Ele corta o cabelo uma vez por mês.

Bu, sakalımı ilk kez tıraş edişim.

É a primeira vez que eu faço a barba.

O her gün kendini tıraş eder.

Ele faz a barba todo dia.

Tom haftada üç kere tıraş olur.

- Tom se barbeia três vezes por semana.
- Tom faz a barba três vezes por semana.

Hiç başını tıraş etmeyi denedin mi?

Você já tentou alguma vez raspar a cabeça?

- Onun saçını kesmem.
- Onun saçını tıraş etmem.

Não corto o cabelo dela.

Mary bacaklarını Alice'den daha sık tıraş ediyor.

Mary depila suas pernas mais frequentemente do que Alice.

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

Vou tomar um duche, fazer a barba e vestir um fato.

- Ben sakalımı tıraş edemem.
- Ben sakal tıraşı olamam.

Não posso fazer a barba.

Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

O rosto de Tom está áspero porque ele precisa se barbear.

Bu elektrikli tıraş makinesini onu almadan önce test etmeliydim.

Eu deveria ter testado este barbeador elétrico antes de comprá-lo.

Tek berberi olan bir kasabada, berberi kim tıraş eder?

Em uma cidade com apenas um barbeiro, quem barbeia o barbeiro?

- Hiç sakalını tıraş ettin mi?
- Hiç sakal tıraşı oldun mu?

Você alguma vez já fez a própria barba?

Ben onu satın almadan önce bu elektrikli tıraş makinesini denemeliydim.

Eu deveria ter testado este barbeador elétrico antes de comprá-lo.

Tom eşi şikayetçi olmadan önce üç hafta boyunca tıraş olmadan gitti.

Tom ficou três semanas sem se barbear, até sua esposa reclamar.

- Sakalını en son ne zaman tıraş ettin?
- Sakalını en son ne zaman kestin?

Quando foi a última vez que você fez a sua barba?