Translation of "Baktım" in Spanish

0.045 sec.

Examples of using "Baktım" in a sentence and their spanish translations:

Baktım.

Miré.

Resme baktım.

Vi la imagen.

Etrafıma baktım.

Miré a mi alrededor.

Aşağıya baktım.

Yo miré hacia abajo.

Tom'a baktım.

Miré a Tom.

- Ben pencereden dışarı baktım.
- Pencereden dışarı baktım.

Miré por la ventana.

Adama bir baktım:

Y ahí estaba él,

Kelimeye sözlükte baktım.

Busqué la palabra en el diccionario.

Ben dolaba baktım.

Miré en el armario.

Ben denize baktım.

Miré abajo hacia el mar.

Onun gözlerine baktım.

Le miré a los ojos.

Duvardaki takvime baktım.

Miré el calendario en la pared.

Her yere baktım.

Miré en todos lados.

Ben adama baktım.

Miré fijamente al hombre.

Onun yüzüne baktım.

La miré fijamente a la cara.

Sonra bir baktım ki

Y luego, vi que,

Yaptığı kekin tadına baktım.

He probado la tarta que ha hecho ella.

Bakabildiğim kadar sözlüğe baktım.

Consulté todos los diccionarios que fue posible.

Hasta kız kardeşime baktım.

Cuidé de mi hermana enferma.

- Etrafıma bakındım.
- Etrafıma baktım.

- Eché un ojo por mi alrededor.
- He mirado a mi alrededor.
- Miré a mi alrededor.

Ben Tom'un gözlerine baktım.

Miré a Tom a los ojos.

Oturdum ve ona baktım.

Me senté y lo miré fijamente.

Google'a baktım. Tedavisi yok.

No hay cura para eso, ya lo gugleé.

Baktım ama bir şey görmedim.

Miré pero no vi nada.

Tom'u bulamıyorum. Her yere baktım.

No lo puedo encontrar a Tomás. Busqué por todas partes.

Kutuyu açtım ve içine baktım.

Abrí la caja y miré adentro.

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

Miré sus ojos, grandes y brillantes.

- Saatlerce denize baktım.
- Saatlerce denizi seyrettim.

Contemplé el mar durante horas.

Senin bizimle geleceğine kesin gözüyle baktım.

Yo di por hecho que tú vendrías con nosotros.

Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.

Busqué su número telefónico en la guía telefónica.

Her yere baktım ama cüzdanımı bulamıyorum.

He buscado en todas partes pero no encuentro mi cartera.

Hayvana baktım ve hayvan bana baktı.

Miré al animal y el animal me miró.

Etrafa baktım ama hiçbir şey bulamadım.

Miré alrededor pero no encontré nada.

Her yere baktım, ancak onu bulamıyorum.

He buscado por todas partes, pero no puedo encontrarlo.

Tehlikenin farkında olduğuna kesin gözüyle baktım.

Dí por hecho que tenías presente el peligro.

Garajın penceresinden baktım, gördüğüm beni şaşırttı.

Miré por la ventana del garaje y me sorprendió lo que vi.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım.

Busqué en mi armario algo para ponerme.

Sinirden gülmeye başladım, oturup öylece yere baktım,

Me senté ahí, mirando al suelo y riéndome de forma nerviosa.

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

Miré a Tucker, que por esas fechas tenía alrededor de nueve años...

Annem hasta olduğu için, ona ben baktım.

Como mi madre estaba enferma, yo me ocupé de ella.

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

Me miré al espejo y no me gustó lo que vi.

Doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak için gözlerinin içine baktım.

Le miré a los ojos para ver si decía la verdad.

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

Y luego vi que se arrastró fuera de la guarida, apenas con vida.

Etrafıma baktım ve onun yolda tek araba olduğunu fark ettim.

Miré a mi alrededor y vi que era el único coche que estaba en la carretera.

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

"Esos son los animales que mata". Así que miraba las presas, las marcas, las excavaciones en la arena,

Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.

Busqué algo para ponerme en mi armario, pero no pude encontrar nada apropiado para la ocasión.

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

Y al minuto siguiente, el tiburón atrapó uno sus brazos y dio unos giros mortales.