Translation of "Birbirleriyle" in Spanish

0.904 sec.

Examples of using "Birbirleriyle" in a sentence and their spanish translations:

Birbirleriyle tokalaştılar.

Se dieron un apretón de manos.

Onlar birbirleriyle konuştular.

Ellos se hablaron.

Onlar birbirleriyle çarpıştılar.

Colisionaron el uno con el otro.

Bir türlü birbirleriyle anlaşamıyorlar

No pueden llevarse bien el uno con el otro

Onlar birbirleriyle iyi geçinirler.

Ellos se llevan bien.

Evli çift birbirleriyle konuşuyorlar.

La pareja está conversando.

Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı

Los límites del planeta están profundamente conectados

Bugün birbirleriyle savaş hâlinde değiller.

Hoy en día, nunca están en guerra entre sí.

Onlar birbirleriyle kol kola yürür.

Caminan cogidos del brazo.

Posta yoluyla birbirleriyle iletişim kurarlar.

Ellos se comunican mutuamente por correo.

Tom ve Mary birbirleriyle evliler.

- Tom y María están casados.
- Tom y María son marido y mujer.
- Tom y María son esposos.

Tom ve Mary birbirleriyle bakıştılar.

Tom y Mary intercambiaron miradas.

Tom ve Mary birbirleriyle konuşmuyorlar.

- Tom y Mary ya no se hablan.
- Tom y Mary ya no se hablan entre ellos.

Ve birbirleriyle konuşmaktan çekinmediklerine emin olmadıkça

y no se aseguran de que no temen hablar entre ellos,

Tom ve Mary artık birbirleriyle konuşmuyorlar.

Tom y Mary no se hablan más.

Tom ve Mary birbirleriyle sohbet ediyorlardı.

- Tom y Mary estaban conversando.
- Tom y Mary estuvieron conversando.

Tom ve Mary birbirleriyle Fransızca konuşurlar.

Tom y Mary se hablan en francés.

Onlar birbirleriyle çoğunlukla postayla iletişim kurarlar.

Se comunican entre sí a menudo por correo.

Tom ve Mary birbirleriyle İngilizce konuşuyorlar.

Tom y Mary hablan entre ellos en inglés.

Tom ve Mary birbirleriyle hep zıtlaşırlar.

Tom y María siempre están contradiciéndose.

İki kız kardeş birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar.

Las dos hermanas siempre peleaban entre sí.

Bay Long ve Bay Smith birbirleriyle konuştu.

El Sr. Long y el Sr. Smith hablaron.

Tom ve Mary birbirleriyle flört etmekten vazgeçtiler.

Tom y Mary decidieron dejar de salir juntos.

Tom ve Mary birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.

Tom y María normalmente hablan francés entre ellos.

Tom ve Mary birbirleriyle tartışamayacak kadar yorgundular.

Tom y Mary estaban muy cansados para discutir entre ellos.

Sağır insanlar birbirleriyle genellikle işaret dili kullanarak konuşurlar.

Los sordos suelen hablarse entre ellos usando lenguaje de señas.

Tom ve Mary birbirleriyle her zaman Fransızca konuşurlar.

Tom y Mary siempre se hablan en francés.

Tom ve Mary birbirleriyle flört ediyor gibi görünüyorlar.

Parece que Tom y Mary se están coqueteando.

Tom, Mary ve John'un birbirleriyle flört ettiğini gördü.

Tom vio a Mary y John tonteando entre sí.

Tom ve Mary bugünlerde birbirleriyle çok iyi geçinemiyorlar.

Tom y Mary no se llevan muy bien el uno con el otro estos días.

Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.

Tom y Mary siempre están coqueteando.

Tom ve Mary sık sık birbirleriyle Skype kullanarak konuşurlar.

Tom y Mary suelen hablarse usando el Skype.

Ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir

Pero con los reinos europeos envueltos en intriga y guerra unos contra otros, difícilmente alguien

Dün gece neler olduğunu bilmiyorum, ama bu sabah birbirleriyle konuşmuyorlar.

No sé qué pasó anoche, pero ellos no se hablaban esta mañana.

Onların birbirleriyle konuştuklarını görsek bile o onunla buluştuğunu inkar etti.

Ella negó haberse encontrado con él aunque les vimos hablando.

- Tom ve Mary birbirleriyle konuşmuyorlar.
- Tom ve Mary birbiriyle konuşmaz.

Tom y Mary no se hablan.

16. yüzyılda Akdeniz'de Türk ve İspanyol korsanlar birbirleriyle sık sık mücadele ettiler

En el siglo XVI los piratas turcos y los españoles se encontraban a menudo en el mar Mediterráneo.

Tek ortak dilleri olduğu için birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var.

Yo tengo amigos japoneses y chinos que se hablan entre ellos en inglés dado que esa es la única lengua que tienen en común.