Translation of "Bulutların" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Bulutların" in a sentence and their spanish translations:

Ay bulutların arkasındadır.

La luna está detrás de las nubes.

- Ay, bulutların arkasında görünmez.
- Ay, bulutların arkasında gözükmez.

La luna es invisible detrás de las nubes.

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyordu.

- Nuestro avión volaba por sobre las nubes.
- Nuestro avión sobrevolaba las nubes.

Uçak bulutların üzerinden uçtu.

El avión volaba por encima de las nubes.

Biz bulutların üstünde uçuyoruz.

Estamos volando sobre las nubes.

Güneş, bulutların ardında kayboldu.

El sol desapareció detrás de las nubes.

Uçağımız bulutların üstünden uçtu.

Nuestro avión volaba por encima de las nubes.

Güneş bulutların altında battı.

El sol se hundió bajo las nubes.

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyor.

Nuestro avión está volando por encima de las nubes.

Fuji Dağı bulutların üzerindeydi.

El monte Fuji se elevaba por sobre las nubes.

Bulutların arkasından güneş parıldıyor.

El Sol brilla detrás de las nubes.

Ben bulutların üzerinde uçtum.

- Volé por arriba de las nubes.
- Volé por encima de las nubes.

O dağ bulutların içindedir.

Esta montaña está en las nubes.

Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.

La cobertura nubosa lleva su visión nocturna al límite.

Güneşin bulutların arasından baktığını görebilirsin.

Se puede ver el sol asomando entre las nubes.

Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.

La cima se alza por encima de las nubes.

Ben bulutların üzerinde uçmak istiyorum.

Quiero volar por encima de las nubes.

Yağmurdan sonra güneş bulutların arasından belirdi.

Después de la lluvia, el sol apareció de entre las nubes.

Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.

Un rayo de sol atravesó las nubes.

Bulutların üstünde, güneş parlamaya devam ediyor.

Por encima de las nubes, el sol sigue brillando.

Sırt üstü yatıp bulutların geçişini izlemekten hoşlanıyorum.

Me gusta recostarme de espaldas y mirar las nubes pasar.

Kelebeklerin kahkahasını dinleyebilen biri, bulutların tadını da bilir.

Quién puede escuchar a mariposas riendo, también puede saber a qué saben las nubes.

Pilot bulutların üstünde sınırları olmayan bir özgürlük hissetti.

Sobre las nubes, el piloto sentía una libertad sin fronteras.

- Güneş kara bulutların arkasında yok oldu.
- Güneş yağmur bulutlarının arkasında gözden kayboldu.

El Sol se ocultó completamente detrás de las nubes.

Tanrı altın bir tahtta bulutların içinde yalnız oturan sınırlı bir kişi değildir. Tanrı her şeyin içinde yaşayan saf Bilinçtir. Bu gerçeği anlamak için, herkesi eşit kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin.

Dios no es un ser limitado que se sienta solo en un trono de oro en las nubes. Dios es la conciencia pura y está dentro de todo. Entendiendo esta verdad, aprende a aceptar y amar a todos por igual.