Translation of "Değiştirmek" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Değiştirmek" in a sentence and their spanish translations:

Değiştirmek zorundayım.

Tengo que cambiar.

"Hayatımı değiştirmek istiyorum

es "Quiero cambiar mi vida,

Bunu değiştirmek zorundayız.

Debemos cambiar.

Rotamızı değiştirmek zorundayız.

tenemos que cambiar ese rumbo.

Dünyayı değiştirmek istiyorlar.

Quieren cambiar el mundo.

Hayatımı değiştirmek istiyorum.

- Quiero cambiar mi vida.
- Quiero cambiar de vida.

Onu değiştirmek istiyorum.

Quiero cambiar esto.

Odamı değiştirmek istiyorum.

Quisiera cambiar de pieza.

İnsanları değiştirmek zordur.

Es difícil que la gente cambie.

İş değiştirmek istiyorum.

Quiero cambiar de trabajo.

Kıyafetlerimi değiştirmek zorundayım.

Tengo que cambiar mi ropa.

Dünyayı değiştirmek istiyorum.

Quiero cambiar el mundo.

Planı değiştirmek zorundayız.

Tenemos que cambiar nuestro plan.

Rezervasyonumu değiştirmek istiyorum.

Quiero cambiar mi reserva.

Giysilerimi değiştirmek istiyorum.

Quiero cambiarme la ropa.

Ben değiştirmek istiyorum.

- Quiero cambiar.
- Quiero cambiarme la ropa.

Koltuğumu değiştirmek istiyorum.

Me gustaría cambiar mi asiento.

Onu değiştirmek zorundayım.

Tengo que cambiarlo.

Neyi değiştirmek istiyorsun?

¿Qué quieres cambiar?

Neyi değiştirmek zorundayım?

- ¿Qué tengo que cambiar?
- ¿Qué debo cambiar?

Dünyayı değiştirmek istiyor musunuz?

¿Quieren Uds. cambiar el mundo?

Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.

Tengo que cambiar las llantas.

Tom dünyayı değiştirmek istiyor.

Tom desea cambiar el mundo.

Şibuya'da trenleri değiştirmek zorundasın.

Tienes que cambiar de tren en Shibuya.

Tom konuyu değiştirmek istedi.

Tom quería cambiar el tema.

Fikrinizi değiştirmek istiyorsanız, anlardım.

Entendería que quisieras cambiar de idea.

Bir şeyi değiştirmek zorundayız.

Tenemos que cambiar algo.

Bebeğin bezini değiştirmek zorundayım.

Tengo que cambiar el pañal del bebé.

Diyetimi değiştirmek zorunda mıyım.

¿Tengo que cambiar mi dieta?

Onlar yasayı değiştirmek istiyorlar.

- Ellos quieren modificar la ley.
- Quieren cambiar la ley.

Tom onu değiştirmek istiyor.

Tom quiere cambiar eso.

Taktiklerimizi değiştirmek zorunda kaldık.

Nos vimos obligados a cambiar nuestra táctica.

Tom mobilyayı değiştirmek istiyor.

Tom quiere cambiar los muebles.

İşleri değiştirmek ister misin?

¿Te gustaría que intercambiemos los trabajos?

Elbiselerimi değiştirmek için eve gittim.

- Fui a casa para cambiarme de ropa.
- Fui a casa para mudarme de ropa.

Bazı insanlar anayasayı değiştirmek istiyorlar.

Algunas personas quieren corregir la constitución.

Odayı değiştirmek istiyoruz, çok gürültülü.

Quisiéramos cambiar de habitación: es demasiado ruidosa.

Eve gidip değiştirmek zorunda kaldım.

Tuve que ir a casa a cambiarme.

Elbisesini değiştirmek için odasına gitti.

Ella fue a su cuarto a cambiarse de ropa.

İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.

Tuve que cambiar de colectivo dos veces.

Tom geleceği değiştirmek zorunda kaldı.

Tomás debía cambiar el futuro.

Kapı üzerindeki kilidi değiştirmek zorundasın.

Hay que cambiar la chapa de la puerta.

Bence, politikayı değiştirmek daha iyi.

A mi entender es mejor cambiar de procedimiento.

Tom geçmişi değiştirmek zorunda kaldı.

Tomás debía cambiar el pasado.

- Planı değiştirmek zorundayız.
- Planımızı değiştirmeliyiz.

Tenemos que cambiar nuestro plan.

Daha güvenli olması için kuralları değiştirmek

Primero, cambiar las normas para que sea más seguro,

Düzeni değiştirmek gibi bir gayeleri yok.

No hay intención de que cambie el juego.

Sürekli yerinde tutan kuralları değiştirmek için,

para que todos trabajemos con el fin de cambiar las reglas

Gitmekte olduğumuz yönü değiştirmek bir seçimdir.

La decisión de cambiar la dirección en la que hemos estado yendo.

Bu kurumlara bakış açısını değiştirmek zorundayız.

la manera en que la gente ve estas instituciones.

İklimi değiştirmek, tuzlu suyu buharlaştırmak için.

Cambiar el clima, y evaporar mucha agua salada.

Bilgimiz olmadan düşüncelerimizi değiştirmek için çalışır.

Está diseñada para cambiar la opinión de la gente sin que lo noten.

Hükümet dış politikasını değiştirmek zorunda kaldı.

El Gobierno tuvo que modificar su política exterior.

Mary çarşafları değiştirmek için döşekleri kaldırdı.

María levantó el colchón para cambiar las sábanas.

Bayrağı değiştirmek için, bayrak simgesine tıklayın.

Para cambiar la bandera, haga clic en el icono de la bandera.

Ve bu resmi değiştirmek konusunda çok isteksizsiniz.

y somos reticentes a cambiarla.

Bunu anlamak için cinsiyet değiştirmek zorunda kaldım.

Tuve que cambiar de género para darme cuenta.

Ama rotamızı değiştirmek zaman kaybetmemize neden oldu.

Pero esa desviación nos sacó tiempo valioso.

Amerikan dolarlarımı euro ile değiştirmek istiyorum, lütfen.

Quisiera cambiar mis dólares a euros, por favor.

Eve gitmek ve giysileri değiştirmek zorunda kaldım.

Tuve que ir a casa y cambiarme de ropa.

Birçok erkek bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyor.

Y que muchos hombres no hacen nada para cambiarlo.

Bir şeyi değiştirmek için bir şey yapmak zorundasın.

Para cambiar algo, debes hacer algo.

Tom programını değiştirmek için çok geç olduğunu söyledi.

Tom dijo que era demasiado tarde para cambiar su agenda.

Tom ıslak giysilerini kuru bir şeyle değiştirmek istiyor.

Tom quiere cambiarse la ropa mojada por algo seco.

O zaman biz şimdilerde yaşıyorsak olayları değiştirmek mümkün mü?

Entonces, si vivimos ahora, ¿es posible cambiar las cosas?

Eğer mümkünse, bunu daha büyük bir bedenle değiştirmek istiyorum.

A ser posible, me gustaría cambiar esto por una talla más grande.

Dünyayı değiştirmek isterseniz, her sabah aynada gördüğünüz kişiyle başlayın.

Si quieres cambiar el mundo, empieza con la persona que ves cada mañana en el espejo.

Döllenmeyi azaltır. Et tüketimini azaltmanın yanı sıra hayvancılık beslemesini değiştirmek

reduce la fertilización. Cambiar la alimentación del ganado, además de reducir la ingesta de carne

Onu uygun hale getirmek için tablonun yüksekliğini değiştirmek zorunda kalacaksın.

Tendrás que modificar la altura de la mesa para que quepa.

Bayrağını değiştirmek için bayrak ikonuna tıklayın ve doğru dili seçin.

Para cambiar la bandera, haga clic en el icono de la bandera y elija el idioma correcto.

Virüse maruz kalmanızı sınırlayacak şekilde davranışınızı değiştirmek riski tamamen yok etmeyecek.

Cambiar tu comportamiento para limitar la exposición al virus no reducirá tu riesgo a cero.

Giydiğim şey durum için uygun olmadığından dolayı elbiseleri değiştirmek zorunda kaldım.

Tuve que cambiarme la ropa porque lo que estaba usando no era apropiado para la ocasión.

Geçmişi değiştirmek mümkün mü? Kaybettiğimiz sevdiklerimizi kurtarabilmek için zaman yolculuğu yapabilir miyiz?

¿Es posible cambiar el pasado? ¿Podemos viajar en el tiempo para salvar a nuestros seres queridos que perdimos?

Ben genellikle Nagoya'da sıcak yaz boyunca elbiselerimi günde iki ya da üç kez değiştirmek zorundayım.

Usualmente tengo que cambiarme las pilchas dos o tres veces por día durante el caluroso verano en Nagoya.

Ablam oğluma bakmayı seviyor, ama ben hala onun bezini her zaman değiştirmek zorunda olan biriyim.

Ciertamente, mi hermana cuida con gusto a mi hijo, pero aun así siempre debo mudarlo yo.

- Tom'un fikrini değiştirmek için söyleyebileceğim hiçbir şey yok.
- Tom'un fikrini değiştirecek söyleyebileceğim hiçbir şey yok.

No hay nada que yo pueda decir que hiciera cambiar a Tom de idea.

Onun sorunun çok olumlu olduğunu itiraf ettiği gerçeğini düşünüyor ve onun derinleştiğini gösteriyor, o sizin için değiştirmek istiyor.

Ella piensa que el hecho de que él reconozca su problema es muy positivo, y demuestra que en el interior él quiere cambiar por vos.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Toda persona tiene derecho a la libertad de pensamiento, de conciencia y de religión; este derecho incluye la libertad de cambiar de religión o de creencia, así como la libertad de manifestar su religión o su creencia, individual y colectivamente, tanto en público como en privado, por la enseñanza, la práctica, el culto y la observancia.