Translation of "Kararı" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Kararı" in a sentence and their spanish translations:

Kararı size bırakıyorum

Te dejo la decisión

Hakimin kararı nihaidir.

La decisión del juez es definitiva.

Kararı öğretmenimize bırakalım.

Que decida nuestro profesor.

Kararı Tom'a bırakalım.

Dejémosle la decisión a Tom.

Doğru kararı verdiler.

Ellos tomaron la decisión correcta.

Son kararı ona bıraktık.

Le dejamos a él la decisión final.

Hemen başlama kararı aldık.

Aceptamos empezar de una vez.

Kararı vermek size kalmış.

Depende de ti tomar la decisión.

Kararı için Tom'u suçlamıyorum.

No culpo a Tom por su decisión.

Doğru kararı vereceğini biliyorum.

Sé que tomarás la decisión correcta.

O kararı sana bırakacağım.

Te dejaré esa decisión a ti.

Mahkemenin kararı bugün açıklanabilir.

La decisión del tribunal podría anunciarse hoy.

Her kararı birlikte alırız.

Decidimos todo juntos.

Sorun kararı kimin vereceğidir.

La pregunta es quien hará la decisión.

İstifasını sunma kararı aldı.

- Él decidió presentar su renuncia.
- Él decidió presentar su dimisión.

Ve grup kararı vermelerini istedik.

y los invitamos a llegar a una respuesta grupal

Tom'a göre bu, Mary'nin kararı.

Tom dice que depende de Mary.

Senin için bu kararı veremem.

No puedo tomar esa decisión por ti.

Kararı duyunca umutları altüst olmuştu.

Sus esperanzas se evaporaron al oír el veredicto.

Doğru kararı mı verdik bilemiyorum.

No sé si tomamos la decisión correcta.

Tom'un evlenme kararı ailesini şaşırttı.

La decisión de casarse de Tom sorprendió a su familia.

Tom nihai kararı Mary'ye bıraktı.

Tom le dejó la decisión final a Mary.

- Ne mutlu ki o kararı vermek zorunda değildim.
- Neyse ki o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Şansıma o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Allahtan o kararı vermek zorunda kalmadım.

- Por suerte, no tuve yo que tomar esa decisión.
- Por suerte, no tuve que tomar esa decisión.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin.

Ustedes están a cargo en esta cueva. Decidan.

Onun emekli olma kararı hepimizi şaşırttı.

Su decisión de jubilarse nos sorprendió a todos.

Önce Tom'la konuşmadan o kararı veremem.

No puedo tomar esa decisión sin consultar a Tom antes.

Yıllar sonra start-up'ımı bırakma kararı verdim.

Años después tomé la dura decisión de dejar mi empresa

üniversiteyi bırakma kararı aldı ve 1995 yılında

decidió abandonar la universidad y en 1995

Kez daha İmparator ile paylaşma kararı aldı.

decisión de unirse una vez más al Emperador.

Onlar mahkumları değiş tokuş etme kararı aldılar.

Decidieron canjear los prisioneros.

Onu bir daha asla yapmama kararı aldım.

He decidido nunca volver a hacer eso.

Kararı siz verin. Kıyıdan mı, kaya tırmanışı mı?

Es su decisión. ¿Lo costeamos o lo escalamos?

- O,toplantıya katılmama kararı aldı.
- Toplantıya gitmemeye karar verdi.

Él decidió no ir a la reunión.

Tom benim yerimde olsa benim verdiğim aynı kararı verirdi.

Tom hubiera tomado la misma decisión que yo en mi lugar.

Tom ve Mary bir hafta süreyle partiyi erteleme kararı aldı.

Tom y Mary quedaron de acuerdo en posponer la fiesta en una semana.

Tom'un önümüzdeki Pazartesi gününden önce vereceği önemli bir kararı var.

Tom tiene una importante decisión que hacer antes del próximo lunes.

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

Criticó cada decisión, lo que ayudó a crear una atmósfera venenosa en la sede francesa.

Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.

La promesa de dejar de fumar se situa entre las diez primeras resoluciones del nuevo año, año tras año.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Ustedes están a cargo aquí abajo. Decidan. Cuidado. La picadura de una serpiente de cascabel puede ser mortal. 

- O, kırmızı arabada karar verdi.
- Kırmızı arabaya karar verdi.
- Kararı kırmızı arabadan yana oldu.

Él se decidió por el auto rojo.

- Tom'un alınacak çok önemli bir kararı vardı.
- Tom'un vereceği çok önemli bir karar vardı.

Tom tenía una decisión muy importante que tomar.

- Mahkeme onu altı aylık koşullu salıverme kararı ile serbest bıraktı.
- Mahkeme onun adına altı aylık şartlı tahliye kararına hükmetti.

El tribunal la condenó a seis meses de libertad condicional.