Translation of "Koku" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Koku" in a sentence and their spanish translations:

O koku,

Y el hedor,

O koku.

el olor.

Koku korkunçtu.

El olor era espantoso.

Koku berbattı.

El olor era espantoso.

Koku katlanılmazdı.

El olor era insoportable.

- O koku nedir?
- Bu koku ne?

¿A qué huele?

- O koku da ne?
- Bu koku ne?

¿Qué es ese olor?

Diliyle koku alıyor.

Su lengua recoge el aroma.

Koku beni tiksiniyor.

El olor me repugna.

Koku umurumda değil.

No me importa el olor.

Kötü koku bizi tiskindirdi.

El mal olor nos dio asco.

Koku rahatsız edici idi.

El olor era desagradable.

Koku beni hasta ediyor.

Ese olor me está poniendo malo.

Ne berbat bir koku!

¡Qué baranda!

Bu koku beni bezdiriyor.

- Este hedor me parece repugnante.
- Este olor me da asco.

Bu koku fırından gelebilir!

¡Este olor podría provenir del horno!

- Havada rahatsız edici bir koku var.
- Havada iğrenç bir koku var.

Hay un mal olor en el aire.

Çiçekler güçlü bir koku yayarlar.

Las flores exhalan un olor fuerte.

Kötü koku beni rahatsız etti.

El mal olor me dio asco.

Tom koku alma duyusunu kaybetti.

Tom perdió el sentido del olfato.

Küçük hayvan kötü bir koku yaydı.

El pequeño animal emanaba un mal olor.

İyi bir koku alma duyum var.

Tengo un buen sentido del olfato.

Güller tatlı hoş bir koku yayıyorlar.

Las rosas emanaban una dulce fragancia.

Ama büyük kedilerin kürklerinde nadiren koku bulunur.

Pero el pelo de felino casi no tiene olor.

İnanılmaz koku duyusu sayesinde onları tespit ediyor.

Con su increíble sentido del olfato, los busca.

Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.

El aroma flota con intensidad en el aire nocturno.

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

El olor es una herramienta poderosa para enviar señales a través de la oscuridad.

Güvenlikleri artık duymalarına ve koku almalarına bağlı.

Ahora su seguridad depende del oído y del olfato.

Bu köpeğin keskin bir koku duyusu var.

Este perro tiene un agudo sentido del olfato.

Bu kır çiçeklerinden hoş bir koku yayılıyor.

Esas flores silvestres desprenden un aroma agradable.

Bu çiçek güçlü bir güzel koku verir.

Esta flor despide un fuerte aroma.

Bir köpek keskin bir koku alma duyusuna sahiptir.

Un perro tiene un agudo sentido del olfato.

Bundan faydalanmak için... ...bazı hayvanlar inanılmaz koku duyuları geliştirmiştir.

Para explotar esto, algunos animales han desarrollado un increíble sentido del olfato.

Her kelimenin ses ile, görüntüler ile, koku ile, tat ile,

Cada palabra necesita conectarse con sonidos e imágenes,

Domuzlar kötü kokar ama çok iyi koku alma duyuları vardır.

Los cerdos huelen mal, pero tienen muy buen olfato.

İnsanların beş duyusu vardır: görme, işitme, dokunma, tat ve koku.

El ser humano tiene cinco sentidos: vista, oído, tacto, gusto y olfato.

Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.

El olfato de un perro es más agudo que el del humano.

Bütün koku yosunda olduğu için köpek balığı yosunu ısırıp koparmaya başladı.

Las algas estaban impregnadas del olor, así que el tiburón las mordía y rompía.

Ağzıma o mantarımsı tat geliyor. Ağzımda... Kötü bir tat ve koku var.

Sigo sintiendo ese feo olor... ...y gusto a hongo en la boca.