Translation of "Nadir" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Nadir" in a sentence and their spanish translations:

HIBM çok nadir.

La MCI es muy poco frecuente.

Çok nadir görülürler.

No es muy común verlos.

Biftekten nadir olarak hoşlanıyorum, ama bu kadar nadir değil.

Me gusta el filete poco hecho, pero no tan poco hecho.

Ben nadir paralar toplarım.

Colecciono monedas raras.

Avustralya'da nadir hayvanlar var.

En Australia hay animales raros.

nadir ve değerli olan budur.

que sean únicas y valiosas.

nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,

tallado a mano en una madera poco común,

Dünyayı değiştirebilecek nadir şeylerden biridir.

es una de las pocas cosas que puede cambiar el mundo.

Aradığım nadir bir kitabı buldum.

Encontré un libro raro que estaba buscando.

Bugünlerde sabır nadir bir erdemdir.

La paciencia es una rara virtud en estos días.

Bu çok nadir bir durumdur.

Esta es una situación rara.

Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

Sucedió que él vio una mariposa rara.

Tom kendi hakkında nadir konuşur.

Tom rara vez habla de sí mismo.

Çocuklarım çok nadir dışarı çıkar.

Mis hijos rara vez salen.

Bunun çok nadir olduğunu düşünüyorum.

Pienso que esto es muy raro.

Bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır

que producen resultados únicos y valiosos,

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

pero no es raro encontrar estas cosas por aquí.

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

Pero no es raro encontrar estas cosas por aquí.

...nadir rastlanan bir vaha tespit ediyor.

revelan un raro oasis.

Sağduyu nadir ve önemli bir erdemdir.

La discreción es una virtud rara e importante.

şu anda oldukça nadir bir şeye bakıyorsunuz.

que en este momento están mirando algo bastante extraño,

Fakat sessizlik, bugünlerde oldukça nadir bir şey

Pero el silencio es un bien muy raro hoy en día,

Çok nadir, kırk yılda bir, kiliseye gider.

Él rara vez va a la iglesia, si es que alguna vez.

Benim için bu nadir kitabı bulabilir misin?

¿Me puedes conseguir este libro tan raro?

Tom nihayet istediği nadir pul ele geçirdi.

Tom finalmente consiguió la rara estampilla que quería.

Mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler

han excluido a mucha gente de los beneficios del espacio

Bugünkü kızların sanki erkekmiş gibi konuşmaları nadir değildir.

No es raro para las niñas de hoy hablar como si fueran niños.

Onun evinin yanında oturuyorum fakat onu nadir görüyorum.

Vivo cerca de su casa, pero raramente la veo.

Mutlu insanların ne kadar nadir olduğunu fark ettim.

Comprendí lo rara que eran las personas felices.

Sık ya da nadir görülen nörolojik sendromlara fonksiyonel tıp yaklaşımı ile

un enfoque de medicina funcional para síndromes neurológicos comunes y raros.

Dünyada şişmanlığın nadir olduğu tek bölge Afrika'da Sahra çölünün güney kısmıdır.

La única región que queda en el mundo donde la obesidad es poco común es el África subsahariana.

- Tom'un nadir görülen bir hastalığı var.
- Tom'un ender bir hastalığı var.

Tom tiene una rara enfermedad.

Ben asla yalan söylemem.. asla ya da en azından çok nadir.

Nunca miento... Nunca, o al menos muy raramente.

“Yaşamak dünyadaki en nadir şeydir. Birçok insan sadece var olur, hepsi bu.”

Vivir es la cosa más rara del mundo. La mayoría de la gente existe, eso es todo.

Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.

lo bastante sensible para olfatear un cadáver a dos metros bajo la nieve. Es raro ver a un glotón.

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Algunas personas tienen animales exóticos como mascotas.