Translation of "Odayı" in Spanish

0.022 sec.

Examples of using "Odayı" in a sentence and their spanish translations:

- Odayı temizle.
- Odayı temizleyin.

- Limpia el cuarto.
- Limpia la pieza.

Odayı ısıtıyorum.

Estoy calentando la pieza.

Odayı temizleyin.

Limpia la pieza.

Ay odayı aydınlattı.

- La luna iluminaba el cuarto.
- La luna iluminó la sala.

Mumlar odayı aydınlattı.

- La luz de las velas iluminaba la habitación.
- Las velas iluminaban el cuarto.

Odayı iyice temizleyeceğim.

Le haré una buena limpieza a la habitación.

Odayı boş buldum.

- Encontré el cuarto vacío.
- Encontré la habitación vacía.

Lütfen odayı havalandır.

Por favor, ventila la habitación.

O, odayı temizledi.

Ella limpió la pieza.

Odayı temizlemek zorundalar.

Tienen que limpiar la habitación.

Bu odayı temizlemeliyim.

Debería limpiar esa habitación.

Odayı görmek istiyorum.

Quisiera ver el cuarto.

Odayı terk etti.

Él salió de la habitación.

Odayı temizlemem gerekiyor.

Debería limpiar esa habitación.

Odayı temizleyeyim mi?

¿Arreglo la habitación?

Odayı terk et.

- Sal de la sala.
- Sal de la habitación.
- Salí de la habitación.

Odayı bize göster.

Mostranos la habitación.

- Odayı olduğu gibi bırak.
- Odayı olduğu gibi bırakın.

Deja el cuarto como está.

- Odayı temizleme sırası benimdi.
- Odayı temizlemek için benim sıramdı.

- Era mi turno para limpiar la habitación.
- Era mi turno de limpiar la habitación.

Şimdi odayı terk edebilirsiniz.

Ya puedes salir de la habitación.

Neden bir odayı paylaşmıyoruz?

¿Por qué no compartimos una habitación?

Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.

La luz del sol ilumina la habitación.

Onun odayı temizlediğini gördüm.

La vi limpiar la habitación.

Onu odayı süpürürken görüyorum.

Veo que ella está limpiando la habitación.

Odayı ay ışığı kapladı.

La luz de la luna inundaba la habitación.

Neden odayı terk ettin?

¿Por qué saliste de la pieza?

Bir mum odayı aydınlattı.

Una vela iluminaba la habitación.

Benim için odayı temizledi.

Ella limpió la habitación por mí.

Bir odayı paylaşır mısın?

¿Compartes una habitación?

Hepimiz odayı temizlemekle meşguldük.

Todos estábamos ocupados limpiando la habitación.

Büyük odayı kendisine aldı.

Él tiene la pieza grande para él solo.

Zambakların kokusu odayı doldurdu.

Una fragancia a lirios colmaba la habitación.

O, ona odayı temizletti.

Él hizo que ella limpiara el cuarto.

Perdeler bu odayı güzelleştirir.

Las cortinas hacen que esta habitación sea hermosa.

Hangi odayı ayırtmak istersiniz?

¿Qué habitación desea reservar?

Odayı güzel mobilyalarla döşedi.

Ella amuebló la habitación con un precioso mobiliario.

Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.

Comparto la habitación con mi hermana.

Biz odayı kendimiz donattık.

Nosotros mismos decoramos la habitación.

O bir odayı paylaşıyor.

Él comparte una habitación.

Odayı temizleme sırası benimdi.

Era mi turno de limpiar la habitación.

Polis kanıt ararken odayı inceledi.

El policía investigó cuidadosamente el cuarto en busca de evidencia.

Annem bana odayı temizlememi söyledi.

Mamá me dijo que limpiara la habitación.

O, bana odayı temizlememi emretti.

El me mandó limpiar la habitación.

Tom bu odayı tertemiz istiyor.

Tom quiere que esta habitación esté impecable.

O bana odayı süpürmemi emretti.

Me ordenó que barriera la habitación.

Kayıp anahtar için odayı aradı.

Buscó en el cuarto por la llave perdida.

Odayı temizlememe yardım eder misin?

- ¿Me ayudás a limpiar la sala?
- ¿Me ayudarás a limpiar la habitación?

O bir süpürgeyle odayı süpürüyor.

Ella barre la habitación con una escoba.

Odayı temizlemek üç günümü aldı.

He estado tres días atareado ordenando la habitación.

İçeri girmemle odayı terk etti.

Él salió de la habitación cuando yo entré.

Odayı değiştirmek istiyoruz, çok gürültülü.

Quisiéramos cambiar de habitación: es demasiado ruidosa.

Onlara odayı terk etmelerini emrettim.

Yo les ordené que salieran de la habitación.

Erkek kardeşiyle bir odayı paylaşır.

Él comparte una habitación con su hermano.

Tom karton kutularla odayı doldurdu.

Tom llenó la habitación de cajas de cartón.

Odayı kız kardeşimle birlikte kullanıyorum.

Comparto la habitación con mi hermana.

Odayı penceresi açıkken terk etme.

No dejes el cuarto con la ventana abierta.

Bu odayı başka kim kullanıyor?

¿Quién más usa este cuarto?

Her zaman aynı odayı tutuyorsun.

Tú siempre reservas la misma habitación.

Bütün günü odayı temizleyerek geçirdim.

Me pasé el día entero limpiando la pieza.

Bir ekran odayı ikiye böldü.

Un biombo dividía la habitación en dos.

Benim yapacağım şey odayı temizlemektir.

Lo que haré será limpiar la pieza.

Kayıp anahtarları ararken odayı dağıttı.

Revolvió la habitación buscando las llaves perdidas.

Tom Mary'nin odayı havalandırmasını istedi.

Tom quería que Mary ventilara la pieza.

Odayı her zaman temiz tutmalısın.

Siempre debes mantener el cuarto limpio.

Odayı temizledi, ve ayak işlerini yaptı.

Limpió la habitación, e hizo recados.

O, kendine bu büyük odayı aldı.

Él tiene esta gran pieza para él solo.

Balonları uçurduktan sonra odayı süpürebilir misin?

Cuando termines de inflar esos globos, ¿podrías barrer la sala?

O ve ben bir odayı paylaşıyoruz.

Él y yo compartimos pieza.

Tom ve Mary bir odayı paylaştılar.

Tom y Mary compartieron una habitación.

O, odayı terk ederken ışığı kapattı.

Al salir del cuarto, apagó la luz.

O odayı boyamak birkaç saatimi aldı.

Me tomó varias horas pintar esa habitación.

Erkek kardeşim ve ben odayı paylaştık.

Mi hermano y yo compartimos la habitación.

Tom odayı terk eden son kişiydi.

Tom fue la última persona en abandonar la habitación.

Tom odayı havalandırmak için pencereleri açtı.

Tom abrió la ventana para ventilar la habitación.

Tom bir odayı erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda.

Tom tiene que compartir habitación con su hermano.

O, odayı her temizlemesinde bir şey kırar.

Ella rompe algo cada vez que limpia la habitación.

O, bu büyük odayı tamamen kendine aldı.

Tiene esta gran habitación para ella sola.

Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.

No me molesta compartir la habitación con él.

Bu odayı bir öğrenciye kiraya vermek istiyorum.

Quiero alquilar la habitación a un estudiante.

Lütfen herkes gelmeden önce bu odayı temizle.

Por favor limpia esta habitación antes de que todo el mundo llegue.

Hiç kimse onların odayı terk ettiğini görmedi.

- Nadie los vio salir del cuarto.
- Nadie las vio salir del cuarto.

Ben içeri girdiğim zaman odayı terk etti.

Él salió de la habitación cuando yo entré.

Tom bir odayı erkek kardeşi ile paylaştı.

Tomás compartía una habitación con su hermano.

Eğer Ted burada olsa, odayı temizlememize yardım eder.

- Si Ted estuviese aquí, podría ayudarnos a limpiar el cuarto.
- Si Ted estuviera aquí, podría ayudarnos a limpiar nuestro cuarto.

Ben dönmeden önce bu odayı temizlersen onu isterim.

Me gustaría que limpiaras este cuarto antes de que vuelva.

Erkek kardeşlerim ve ben hepimiz bir odayı paylaşıyoruz.

Compartimos el mismo cuarto con mis hermanos.

Yalnızca kulüp üyeleri bu odayı kullanma hakkına sahiptir.

Solo los miembros del club tienen derecho a ocupar este cuarto.

Tom midesinin ağrıdığını söyledi ve odayı terk etti.

- Tom dijo que él tenía dolor de estómago y salió de la sala.
- Tom dijo que le dolía la tripa y se fue de la habitación.

Tom genç kız kardeşi Mary ile bir odayı paylaştı.

Tom compartía el dormitorio con su hermana menor Mary.

Tom sigara içmeyi bırakmadı, bu yüzden Mary odayı terk etti.

Tom no dejó de fumar, así que Mary salió de la pieza.

Onlar Japon tarzı odayı duyduklarında insanların çoğu muhtemelen bir tatami odası düşünüyor.

Cuando oyen 'una habitación al estilo japonés', la mayoría de personas probablemente piensen en una habitación con tatamis.

- Hoşça kal demeden odadan ayrıldı.
- Veda etmeden ayrıldı odadan.
- Hoşça kal demeden odayı terk etti.

- Ella salió de la habitación sin decir adiós.
- Ella salió del cuarto sin despedirse.