Translation of "Uyum" in Spanish

0.024 sec.

Examples of using "Uyum" in a sentence and their spanish translations:

uyum sağlamaksa evet

si para adaptarse

Hadi, uyum sağlayın. Hadi!

Vamos, sigamos. ¡Vamos!

Çeşitli koşullara uyum sağlamalısınız.

Debes adaptarte a una variedad de condiciones.

Yeni koşullara uyum sağlayamadı.

Él no pudo adaptarse a nuevas circunstancias.

Ve biz hâlâ uyum aşamasındayız.

y aún tenemos que adaptarnos.

Sık sık uyum sağlamakta zorlanırdım.

muchas veces luchaba por encajar.

Her yere yeniden uyum getirecek.

y restaurará la armonía en el mundo.

Yeni duruma hızlıca uyum sağladı.

Se adaptó rápidamente a la nueva situación.

Uyum bizim için kolay olmadı.

Para nosotros no ha sido fácil adaptarnos.

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

Los japoneses viven en armonía con la naturaleza.

Şu renkler birlikte uyum sağlar.

- Esos colores contrastan muy bien.
- Esos colores combinan bien.

Bu mükemmel bir uyum sergiliyor.

Esto cabe perfectamente.

Doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenmeliyiz.

Tenemos que aprender a vivir en armonía con la naturaleza.

Zeka, değişikliklere uyum sağlama yeteneğidir.

La inteligencia es la capacidad de ajustarse a los cambios.

Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.

Los que tenían intención de quedarse adoptaron rápidamente la forma de hablar de la isla, mientras que los que no, no.

Bu tuzağa zihinsel uyum yapbozu diyorum

el puzle de la paz mental,

Böylece zihnimiz zihinsel uyum içinde hissedebilir

para experimentar esa sensación de paz mental.

Eğitim; seçenekler, uyum yeteneği, güç demek.

La educación puede significar opciones, adaptabilidad, fuerza.

Ve Batı değişmedi ve uyum sağlayamadı.

y Occidente no se adaptó a la situación.

Ondan biraz hayata uyum sağlamayı öğrendi

aprendió a adaptarse un poco a la vida

İnsan beyni yeni durumlara uyum sağlayabilir.

El cerebro humano puede adaptarse a nuevas situaciones.

Flütler ve kemanlar uyum içinde çalıyorlar.

Las flautas y los violines están tocando al unísono.

Gecenin karanlığında... ...sokağa uyum sağlayanlar çoğalmayı sürdürür.

Al amparo de la noche, los espabilados pueden avanzar y multiplicarse.

- Araya kaynamaya çalıştım.
- Ortama uyum sağlamaya çalıştım.

Me intenté integrar.

Üçüncüsü ise uyum, bağ ve birlikten oluşan bir deneyimdi.

y tercero, experimentando armonía, conexión y unidad.

Sadece dünyanın geri kalanının değişmesi ve uyum sağlaması gerek.

y es el resto del mundo quien debe cambiar y adaptarse.

Bu hayvanların şartlara uyum sağlayabilir olduğunu görmenizi sağlıyor bu.

Te hace retroceder y darte cuenta cuán adaptables son estos animales.

Ve vücut uyum sağladıkça her şey daha da kolaylaşıyor.

Y luego, a medida que el cuerpo se adapta, se vuelve más fácil.

Çok şükür, oğlum yeni okulundaki yaşama çabucak uyum sağladı.

- Afortunadamente, mi hijo se adaptó rápidamente a su nueva escuela.
- Afortunadamente, mi hijo cambió sus hábitos en su nueva escuela.

Tekstil endüstrisi serbest rekabet pazarına önümüzdeki yıllarda uyum sağlayacaktır.

La industria textil se adaptará a un mercado de libre competencia en los próximos años.

Ve bunun zihinsel uyum yapbozunun bir tuzağı olduğunu bile fark etmezdik.

Esa es la trampa del puzle de la paz mental.

Fakat bu uyumla mücadele etmeliyiz çünkü bu uyum seçici algıyı tetikler,

Pero tenemos que luchar contra ella, porque activa la percepción selectiva

- O tüm sınıf arkadaşlarıyla uyum içindedir.
- Sınıf arkadaşlarının hepsiyle iyi anlaşıyor.

Él está en armonía con todos sus compañeros de clase.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.

El síndrome de París es una clase de choque cultural. Es un término psiquiátrico usado para describir a los extranjeros que empiezan a vivir en París seducidos por la imagen de la ciudad como centro de la moda, no se adaptan bien a las costumbres locales ni culturales, pierden su equilibrio mental y muestran síntomas parecidos a los de la depresión.