Translation of "إلي" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "إلي" in a sentence and their turkish translations:

أعيده إلي.

Onu bana geri getirin.

أحضره إلي.

- Onu bana getir.
- Onu bana getirin!

أحضرها إلي.

Onu bana getir.

تعال إلي

Bana gel.

استمع إلي

Beni dinle, Tom.

وكان يحدّق إلي،

ve dik dik bakmaya başladı

خاصةً بالنسبة إلي.

özellikle benim için.

نظر إلي بدهشة.

O, şaşkınlıkla bana baktı.

لا تنظر إلي!

Bana bakma.

استمع إلي, حسناً؟

Beni dinle, tamam mı?

إنهم أتون إلي منزلنا, نحن لن نذهب إلي منزلهم.

Biz onların evine gitmeyeceğiz, onlar bizim eve geliyorlar.

"تعال إلي أيها العائق،

"Hadisene, karşımdaki engel.

- انظر إليّ.
- انظر إلي

Bana bak.

نحن نحتاج إلي المطر.

Yağmura ihtiyacımız var.

نحن أخذناها إلي المستشفي.

Biz onu hastaneye götürdük.

نحن أخذناه إلي المستشفي.

Biz onu hastaneye götürdük.

أنا أخذتها إلي المستشفي.

Ben onu hastaneye götürdüm.

أنا أخذتهُ إلي المستشفي.

Onu hastaneye götürdüm.

كانت تهدف إلي الحد من الاحتباس الحراري إلي 2 درجة مئوية.

küresel ısınmayı 2 santigrat derece ile sınırlandırmayı hedefliyordu,

هي تعرضت إلي نوبة قلبية.

O bir kalp krizi geçirmişti.

انتظر إلي الآن يا جمال.

Şimdi beni izle, Jamal.

- اسمعی.
- استمع إلي
- استمع الي

Beni dinle.

استدارت أحد المرشدات نحوي ونظرت إلي

diğer danışmanlardan biri dönüp bana baktı ve

فحبيبها أيضًا يميل إلي إخفاء مشاعره،

Erkek arkadaşı da duygularını kamufle etme eğiliminde olup

أدركت تمامًا الأولوية الوحيدة بالنسبة إلي

eğer Sierra Leone Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olarak seçilseydim,

لا تنظري إلي بهاتين العينين الحزينتين.

Böyle hüzünlü gözlerle bana bakma.

إلي أين أنت ذاهب بعد غد؟

Öbür gün nereye gidiyorsun?

هل يمكنك إخباري الطريق إلي المكتبة؟

Kütüphaneye giden yolu bana söyleyebilir misiniz?

هل لك أن تسدي إلي معروفاً؟

Bana bir iyilik yapar mısın?

أذهب إلي العمل في الساعة السابعة.

Ben saat yedide işe giderim.

كنت أنظر إلي أرضية غرفة الملابس،

Kabinlerin zeminine bakıyordum ve

تحدثت، لكن أحدا لم يستمع إلي.

Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.

وفي إحدى المرات قدم شخص إلي وقال:

Biri bana geldi ve dedi ki:

قد لا تعرف هذا بمجرد النظر إلي،

Bunu bana bakarak anlamıyor olabilirsin

أو نستمع إلي رأي ممثلة في تطعيم،

ya da aşı konusunda bir oyuncunun görüşlerini dinliyoruz.

من أعطاك الحق بأن تتحدث إلي هكذا؟

Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?

ثم تبدّل بسرعة إحساسي بالحيرة إلي الخوف

Kafa karışıklığım hızlıca korkuya dönüştü,

شعرت بالفخر لأن بيلي استطاع أن يتحدث إلي

Billy'nin bana intihar girişimini

لكن،في الحقيقة،عندما تنظر إلي ما شاهدوه،

Ama ne izlediklerine bakarsanız,

عندما بلغت سنة، أتيت من الهند إلي كندا،

7 yaşındayken, Hindistan'dan Kanada'ya

إذا كانت رسالة أُرسلت إلي ساعدتني على تحسين صحتي،

Gönderilen tek bir mesaj sağlığımı iyileştirmeme yardımcı olabildiyse

أيقنت أن شخصا يستمع إلي من غير إصدار أحكام

Biliyordum ki beni yargılamadan dinleyen biri

كان كل الموز الذي أتيت به إلي البارحة فاسدًا.

Dün gece bana getirdiğin muzların hepsi kötüydü.

فيما يتعلّق بمعاملة الناس الذين ينتمون إلي طائفة عرقية.

çok kısıtlı deneyimlerimiz oluyor genelde.

وينظر إلي وكأنما يقول "هل كنت تعلمين أنه كان لذيذًا؟"

bana "Böyle bir şeyin var olduğunu biliyor muydun?" dercesine bakıyordu.

عندما جاء إلي سانتا كلوز محترف وهو يحمل قطة محتضرة،

Profesyonel bir Noel Baba, neredeyse ölecek bir kedi yavrusunu getirdiğinde -

خفضها إلي 1.5 درجة مئوية ذلك أفضل شيء يمكن حدوثه.

1,5 santigrat derece de en iyi senaryo dedikleri.

إما أمي أو لا أشربه أو رائحة الأصدقاء تأتي إلي

ya anne ya vallahi ben içmiyorum ya arkadaşlar içiyor kokusu benim üzerime geliyor

- أنا مثالي. أنا لا أعرف إلي أين أذهب, ولكني على الطريق.
- أنا مثالي. أنا لا أعرف إلي أين أنا ذاهب, ولكني على الطريق.

Ben idealistim. Nereye gittiğimi bilmiyorum ama yolumdayım.

ولم يكن منهم إلا أن ينظروا إلي كأن أيديهم كانت مكتوفة،

Elimiz bağlı, yapacak bir şeyimiz yok der gibi yüzüme bakıyorlar

بعض مناوشي العدو ... أطلقوا النار علي من مسافة قريبة ، واشتاقوا إلي ،

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

بتاريخ ٢٣ يناير، سافرت عائلة في الصين من مدينة ووهان إلي مدينة جوانزو.

23 Ocak günü Çin'de bir aile Wuhan'dan Guangzhou'ya seyahat etti.

أنا أريد أن أذهب إلي الجنة, ولكن لا أريد أن أموت للوصول إلى هناك!

Ben cennete gitmek istiyorum ama oraya gitmek için ölmek istemiyorum!

- أردتُ أن تذهب إلي غُرَفَكَ وتَقفِل الأبواب.
- أريدكم أن تذهبوا إلى غرفكم وتغلقوا الأبواب.

Odalarınıza gidip kapıları kilitlemenizi istiyorum.

لم أكن متاكدًا إلى أين يمضي بي هذا الطريق أو إلي أين تمضي بي حياتي.

bu yolun veya hayatın beni nereye götüreceğinden emin değildim.

- أنت لم تغسل يديك بعد, هل فعلت؟
- أنت لم تقم بغسل يديك إلي الآن ،أليس كذلك؟

Ellerini henüz yıkamadın, değil mi?