Translation of "Hebt" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Hebt" in a sentence and their turkish translations:

- Je hebt water.
- Jij hebt water.

- Suyunuz var.
- Senin suyun var.

- Je hebt gelijk.
- U hebt gelijk.

- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.
- Haklısınız.

- Je hebt gezelschap.
- Je hebt bezoek.

Şirketin var.

- Je hebt het verdiend.
- Jij hebt het verdiend.

- Sen bunu hak ettin.
- Onu hak ettin.

- Je hebt geen honger.
- Jij hebt geen honger.

Aç değilsin.

- Je hebt haar nodig.
- Je hebt hem nodig.

Ona ihtiyacın var.

- Je hebt het nodig.
- Je hebt haar nodig.

Ona ihtiyacın var.

- Je hebt mooie handen.
- Je hebt prachtige handen.

Güzel ellerin var.

Je hebt gezegd dat je geen tijd hebt.

Vaktinin olmadığını söylemiştin.

- Je hebt helemaal gelijk.
- Je hebt volkomen gelijk.

- Kesinlikle haklısın.
- Sen kesinlikle haklısın!

Je hebt lef.

Sen oldukça cesursun.

Je hebt geluk.

Şanslısın.

Jij hebt wijn.

- Şarabın var.
- Şarabınız var.

Je hebt koorts.

Senin ateşin var.

Jij hebt vlees.

Etin var.

Je hebt gelijk.

- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.

Hebt u asbakken?

Kül tablan var mı?

Hebt ge papier?

Kâğıdın var mı?

Hebt u tandvleesbloedingen?

Diş etlerin kanar mı?

Je hebt gewonnen!

Sen kazandın!

Hebt u dekens?

Battaniyelerin var mı?

Je hebt pech.

Sen şanssızsın.

Je hebt post.

Mektubunuz var.

Je hebt mij.

Bana sahipsin.

Hebt ge geroepen?

Sen aradın mı?

Je hebt alles.

Her şeye sahipsiniz.

Je hebt kanker.

Kanserin var.

- Je hebt het.
- U hebt het.
- Jullie hebben het.

Sen anladın.

- Je hebt gelijk.
- Jullie hebben gelijk.
- U hebt gelijk.

- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.

- Hebt ge beroepservaring?
- Hebt u beroepservaring?
- Heeft u werkervaring?

Mesleki deneyimin var mı?

- Je hebt geen enkel bewijs.
- Je hebt geen bewijs.

Elinizde delil yok.

- Je hebt geluk.
- U hebt geluk.
- Jullie hebben geluk.

Siz şanslısınız?

- Je hebt problemen.
- Jullie hebben problemen.
- U hebt problemen.

Sorunların var.

- U hebt niets verkeerds gedaan.
- Je hebt niets verkeerd gedaan.
- Je hebt niets verkeerds gedaan.

Yanlış bir şey yapmadın.

- Ge hebt een goed geheugen.
- Gij hebt een goed geheugen.
- Je hebt een goed geheugen.

Sen iyi bir hafızaya sahipsin.

- Heb je het gevoel dat je koorts hebt?
- Hebt u het gevoel dat u koorts hebt?

Ateşinizin yükseldiğini hissediyor musunuz?

- Je hebt een regelmatige pols.
- U hebt een regelmatige pols.

Düzenli bir nabzın var.

- Ge hebt hem niet gezien.
- Je hebt hem niet gezien.

Onu görmedin.

- Je hebt alles verkeerd begrepen.
- U hebt alles verkeerd begrepen.

Bunu yanlış anladın.

Je hebt er geen idee van wat je gemist hebt.

Ne kaçırdığın hakkında hiçbir fikrin yok.

Je hebt drie maanden.

"Üç ayınız var.

Je hebt geen oriëntatievermogen.

Senin yön duyun yok.

Je hebt geen verhoging.

Ateşin yok.

Je hebt een telefoon.

Bir telefonun var.

Je hebt graag olifanten.

Sen filleri seversin.

Jij hebt drie auto's.

- Üç araban var.
- Üç arabanız var.

Je hebt mooie haren.

Saçın güzel.

Wat hebt ge gevonden?

Ne buldun?

Jij hebt kaarsen gekocht.

Mum aldın.

Je hebt mooie ogen.

Senin güzel gözlerin var.

Je hebt geen koorts.

- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.

Hebt ge Japanse dagbladen?

Japonca gazeteleriniz var mı?

Je hebt alles verpest.

Her şeyi mahvettin.

Je hebt helemaal gelijk.

Tamamen haklısın.

Hoeveel zussen hebt gij?

Kaç tane kız kardeşin var?

Hoeveel hebt ge nodig?

- Ne kadar ihtiyacın var?
- Kaç taneye ihtiyacın var?

Hebt u een kamer?

Boş odanız var mı?

Je hebt ons nodig.

Bize ihtiyacın var.

Je hebt me verraden.

Bana ihanet ettin.

Je hebt geen nachtmerries.

Kâbus görmezsin.

Hebt ge even tijd?

Biraz vaktin var mı?

Je hebt mijn helm.

Kaskımı aldın.

Je hebt Tom teleurgesteld.

Tom'u hayal kırıklığına uğrattın.

Jij hebt ’t gedaan!

Sen yaptın!

Waar hebt ge pijn?

- Neren ağrıyor?
- Nereniz ağrıyor?

Hebt ge gisteren gestudeerd?

Dün çalıştın mı?

Je hebt bijna gelijk.

Neredeyse haklısın.

Hebt ge mij gemist?

Beni özledin mi?

Hebt ge een aansteker?

Ateşin var mı?

Jij hebt veel boeken.

Çok sayıda kitabın var.

Je hebt het gezien.

Sen onu gördün.

Je hebt het verkeerd.

Yanlış anladın.

Je hebt het overleefd.

- Sen hayatta kaldın.
- Siz hayatta kaldınız.

Je hebt fouten gemaakt.

Hatalar yaptın.

Je hebt ons verraden.

- Bize ihanet ettin.
- Sen bize ihanet ettin.

Je hebt zeven dekens.

Senin yedi tane battaniyen var.

Je hebt tijd genoeg.

Yeterli zamanınız var.

Ge hebt geen ongelijk.

Hatalı değilsin.

Je hebt het geprobeerd.

Sen denedin.

Je hebt goede genen.

- Senin iyi genlerin var.
- Sen iyi genlere sahipsin.

Je hebt het mis.

Sen hatalısın.

Jij hebt altijd honger.

Sen her zaman açsın.