Examples of using "Hebt" in a sentence and their turkish translations:
- Suyunuz var.
- Senin suyun var.
- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.
- Haklısınız.
Şirketin var.
- Sen bunu hak ettin.
- Onu hak ettin.
Aç değilsin.
Ona ihtiyacın var.
Ona ihtiyacın var.
Güzel ellerin var.
Vaktinin olmadığını söylemiştin.
- Kesinlikle haklısın.
- Sen kesinlikle haklısın!
Sen oldukça cesursun.
Şanslısın.
- Şarabın var.
- Şarabınız var.
Senin ateşin var.
Etin var.
- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.
Kül tablan var mı?
Kâğıdın var mı?
Diş etlerin kanar mı?
Sen kazandın!
Battaniyelerin var mı?
Sen şanssızsın.
Mektubunuz var.
Bana sahipsin.
Sen aradın mı?
Her şeye sahipsiniz.
Kanserin var.
Sen anladın.
- Doğru söylüyorsun.
- Haklısın.
Mesleki deneyimin var mı?
Elinizde delil yok.
Siz şanslısınız?
Sorunların var.
Yanlış bir şey yapmadın.
Sen iyi bir hafızaya sahipsin.
Ateşinizin yükseldiğini hissediyor musunuz?
Düzenli bir nabzın var.
Onu görmedin.
Bunu yanlış anladın.
Ne kaçırdığın hakkında hiçbir fikrin yok.
"Üç ayınız var.
Senin yön duyun yok.
Ateşin yok.
Bir telefonun var.
Sen filleri seversin.
- Üç araban var.
- Üç arabanız var.
Saçın güzel.
Ne buldun?
Mum aldın.
Senin güzel gözlerin var.
- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.
Japonca gazeteleriniz var mı?
Her şeyi mahvettin.
Tamamen haklısın.
Kaç tane kız kardeşin var?
- Ne kadar ihtiyacın var?
- Kaç taneye ihtiyacın var?
Boş odanız var mı?
Bize ihtiyacın var.
Bana ihanet ettin.
Kâbus görmezsin.
Biraz vaktin var mı?
Kaskımı aldın.
Tom'u hayal kırıklığına uğrattın.
Sen yaptın!
- Neren ağrıyor?
- Nereniz ağrıyor?
Dün çalıştın mı?
Neredeyse haklısın.
Beni özledin mi?
Ateşin var mı?
Çok sayıda kitabın var.
Sen onu gördün.
Yanlış anladın.
- Sen hayatta kaldın.
- Siz hayatta kaldınız.
Hatalar yaptın.
- Bize ihanet ettin.
- Sen bize ihanet ettin.
Senin yedi tane battaniyen var.
Yeterli zamanınız var.
Hatalı değilsin.
Sen denedin.
- Senin iyi genlerin var.
- Sen iyi genlere sahipsin.
Sen hatalısın.
Sen her zaman açsın.