Examples of using "Cheap" in a sentence and their turkish translations:
Her şey çok ucuz.
Bu ucuz değil.
- Her şey çok ucuz.
- Her şey gerçekten çok ucuz.
Bu ucuz değil.
Ucuz değil.
Her şey gerçekten çok ucuz.
O ucuz.
O değersiz.
O gerçekten ucuz.
O kadar ucuz değil.
Erzak falan ucuzdu.
Oh, o ucuz!
Havuçlar ucuz!
Bu ucuz.
Ah, Ucuz!
O çok ucuz.
Konuşma ucuz.
Hayat ucuzdur.
Her şey çok ucuz.
Her şey ucuz.
O, ucuz görünüyordu.
Her şey çok ucuz.
Ucuz görünüyor.
O sudan ucuz.
Bu ucuz değil.
Bunlar ucuz değiller.
Altın ucuz değil.
Bu ucuz mu?
Elmaslar ucuz değil.
Motosikletler çok ucuz.
Burada daireler çok ucuz.
Bu kamera ucuz.
Gerçekten ucuzdu.
Ev ucuz gitti.
O ucuz bir mağaza.
Onun elbisesi ucuz görünüyordu.
Giysiler ucuzluyor.
O elbise ucuz.
Kira ucuz.
Bizim yemeğimiz ucuz.
Elmalar bugün ucuz.
Bu kitap ucuz.
Balık bugün ucuz.
O ucuz, değil mi?
Onun giysisi ucuzdu.
Benzin şimdi ucuz.
Bu çok ucuz.
Benzin artık ucuz değil.
O ucuz bir restoran.
Benim yiyeceğim ucuz.
O çok ucuz gibi geliyor.
Limonlar ucuz.
Bu makale kalitesiz.
Motosikletler çok ucuz.
Patates çok ucuzdur.
Bu elbise ucuzdur.
Kira burada ucuz.
Burada ısıtma ucuzdur.
- Bu elmalar ucuz.
- Bu elmalar ucuzdu.
Bu oldukça ucuzdu.
Bu televizyon ucuz değildi.
Elmalar şimdi ucuz.
Kira ucuzdu.
Ucuz bir otelde kaldı.
O ucuz bir otelde kaldı.
Burada yemek yemek ucuz değil.
Bu ucuz olmayacak.
Konuşmanız bayağı olmamalı.
ucuz kredi ile doldur
O, ucuz görünüyordu.
Ucuz bir motosiklet satın aldım.
Al onu, çok ucuz.
Bu bir alçaklıktı.
Maalesef bu oldukça ucuz.
Kağıt kase ucuzdur.
Plastik sandalye ucuz.
Çünkü sentetik kıyafetler ucuz.
Mary ucuz parfüm kullanmaz.
Motorlar çok ucuz.
Alman yemekleri pahalı değil.
Bu plastik sandalye ucuz.
Bu piyano gerçekten ucuz.
Bu ucuz değildi, değil mi?
Senin gözde ucuz şarabın nedir?
Bu şeyler ucuz olamaz.
Burada yaşamak ucuz.
Bu daire oldukça ucuz görünüyor.
Fiyat çok ucuz.
O bir korsan ürün.