Translation of "Drums" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Drums" in a sentence and their turkish translations:

Tom heard the drums.

Tom davulları duydu.

Tom plays the drums.

- Tom davul çalar.
- Tom bateri çalar.

Tom played the drums.

Tom davul çaldı.

I play the drums.

Bateri çalıyorum.

I played the drums.

Davul çaldım.

Ali's grandfather played drums.

Ali'nin dedesi davulcuydu.

- He can even play the drums.
- She can even play the drums.

O bateri bile çalabilir.

Children like to beat drums.

Çocuklar davul çalmayı severler.

Can you play the drums?

Davul çalabilir misin?

Tom can play the drums.

Tom davul çalabilir.

Tom plays drums and guitar.

Tom davul ve gitar çalar.

- I know that you play the drums.
- I know you play the drums.

Senin davul çaldığını biliyorum.

The musician beat his drums loudly.

Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.

He can even play the drums.

O davul bile çalabilir.

Tom likes to play the drums.

Tom davul çalmayı seviyor.

Tom can play the drums well.

Tom iyi davul çalabilir.

John was beating the drums loudly.

John yüksek sesle davulları çalıyordu.

Does Tom actually play the drums?

Tom gerçekten davul çalar mı?

Can Tom actually play the drums?

Tom aslında davul çalabilir mi?

Tom plays the drums very well.

Tom çok iyi davul çalar.

The drums of war are beating.

Savaş tamtamları çalıyor.

Tom can play the drums very well.

Tom çok iyi davul çalabilir.

Tom can't play the drums very well.

Tom çok iyi davul çalamaz.

Tom plays the drums and also sings.

Tom davul çalar ve ayrıca şarkı söyler.

I can't play the drums very well.

- Çok iyi bateri çalamam.
- Davulu çok iyi çalamam.

How long have you been playing the drums?

Ne kadar zamandır bateri çalıyorsun?

I love the way Tom plays the drums.

Tom'un davul çalma tarzın seviyorum.

Tom can't play the drums all that well.

Tom o kadar iyi davul çalamaz.

Tom started playing drums when he was thirteen.

Tom on üç yaşında davul çalmaya başladı.

I would rather play the drums than sing.

Şarkı söylemektense davul çalmayı tercih ederim.

He drums a warning that resonates through the sand.

Kuma vurarak oluşturduğu titreşimlerle rakibini uyarıyor.

Tom plays the drums as well as the organ.

Tom davulu organ kadar iyi çalar.

I've always wanted to learn to play the drums.

Ben her zaman davul çalmayı öğrenmek istedim.

I heard Tom playing drums with his band yesterday.

Tom'un dün kendi orkestrasıyla davul çaldığını duydum.

I don't know how well Tom can play the drums.

Tom'un ne kadar iyi davul çaldığını bilmiyorum.

Tom asked Mary not to play the drums so late at night.

Tom Mary'den gece geç saatlerde davul çalmamasını rica etti.

Tom can already play the drums better than I could at his age.

Tom zaten davulu onun yaşındayken çalabileceğimden daha iyi çalabiliyor.

- Tom hopes that someday he'll be able to play the drums as well as Mary.
- Tom hopes that someday he'll be able to play the drums as well as Mary does.

Tom bir gün Mary kadar iyi bateri çalabileceğini umuyor.

Roger Miller learned to play the guitar and the violin. Much later, he learned to play the drums.

Roger Miller gitar ve keman çalmayı öğrendi. Çok daha sonra, davul çalmayı öğrendi.