Translation of "Sprained" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Sprained" in a sentence and their turkish translations:

He sprained his ankle.

O, ayak bileğini burktu.

You sprained your ankle.

Bileğini burktun.

I sprained my ankle.

Ayak bileğimi burktum.

Tom sprained his wrist.

Tom bileğini burktu.

Tom sprained his ankle.

Tom ayak bileği burktu.

I sprained my wrist.

Bileğimi burktum.

Tom has a sprained ankle.

Tom'un burkulmuş bir ayak bileği var.

I have a sprained ankle.

Burkulmuş bir ayak bileğim var.

- Tom said you sprained an ankle.
- Tom said that you sprained an ankle.

Tom bir ayak bileğini burktuğunu söyledi.

- I think I've sprained my ankle.
- I think that I've sprained my ankle.

Sanırım ayak bileğimi burktum.

Tom tripped and sprained his ankle.

Tom'un ayağı takıldı ve ayak bileği burkuldu.

Tom sprained his ankle while hiking.

Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.

Tom sprained his wrist on Monday.

Tom pazartesi günü bileğini incitti.

Tom sprained his ankle on Monday.

Tom, pazartesi günü ayak bileğini burktu.

She sprained her wrist on Monday.

Pazartesi günü bileğini incitti.

I sprained my finger while playing volleyball.

Voleybol oynarken parmağımı incittim.

Tom sprained his wrist on October 20th.

Tom 20 Ekim'de bileğini burktu.

- He sprained his ankle.
- He twisted his ankle.

O, ayak bileğini burktu.

She sprained both of her wrists in the fall.

- Düştüğünde iki el bileğini de burkmuştu.
- Düşünce iki elini de burktu.
- Düşünce iki bileğini de burktu.

Tom sprained his ankle two days before the trip.

Tom yolculuğundan iki gün önce ayak bileğini burktu.

A sprained ankle disabled him from walking for a month.

Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.

- I could have won the race if I hadn't sprained my ankle.
- I could've won the race if I hadn't sprained my ankle.

Ayak bileğimi incitmeseydim yarışı kazanabilirdim.

Tom has sprained his ankle and won't be able to walk home.

Tom bileğini burktu ve eve yürüyerek gidemeyecek.

Tom won't be able to walk home today. He's sprained his ankle.

Tom bugün eve yürüyemeyecek. O bileğini burktu.

I missed a step on the stairs and I'm afraid I sprained my ankle.

- Merdivende bir adımı kaçırdım ve korkarım ayak bileğimi burktum.
- Merdivende adımımı boşa atıp ayak bileğimi burktum maalesef.

- I sprained my neck while sleeping.
- I woke up with a crick in my neck.

Boynumda bir tutulma ile uyandım.

He sprained his ankle trying to jump off this wall. What a fool he is!

Bu duvarın üstünden geçmeye çalışırken bileğini burktu. O ne kadar aptal!