Translation of "Unpredictable" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Unpredictable" in a sentence and their turkish translations:

They're unpredictable.

Onların sağı solu belli olmaz.

You're unpredictable.

Sen öngörülemezsin.

It was unpredictable.

Beklenmedikti.

She's very unpredictable.

- Onun ne yapacağı belli olmaz.
- O çok önceden bilinmez.

He is unpredictable.

Onun ne yapacağı belli olmaz.

Life is unpredictable.

Hayat öngörülemez.

Tom is unpredictable.

Tom'un ne yapacağı belli olmaz.

You're very unpredictable.

Çok öngörülemezsin.

Tom is extremely unpredictable.

Tom son derece öngörülemez.

Tom is very unpredictable.

- Tom'un sağı solu hiç belli olmaz.
- Tom'u okumak çok zor.

The results were unpredictable.

Sonuçlar öngörülemezdi.

It's an unpredictable market.

Bu öngörülemeyen bir pazar.

You're always so unpredictable.

Sen her zaman çok öngörülemeyensin.

- I think Tom is unpredictable.
- I think that Tom is unpredictable.

Tom'un öngörülemez olduğunu düşünüyorum.

- Some people say I'm unpredictable.
- Some people say that I'm unpredictable.

Bazı insanlar sağı solu belli olmayan biri olduğumu söylüyor.

Tom is unpredictable, isn't he?

Tom öngörülemeyen, değil mi?

Tom tends to be unpredictable.

Tom öngörülemeyen olma eğilimindedir.

My wife is very unpredictable.

- Karımın sağı solu belli olmaz.
- Karım çok önceden kestirilemez.

Hippopotamuses are agressive and unpredictable.

Hippopotamuslar agresif ve ne yapacağı belli olmaz.

Tom was always so unpredictable.

Tom genellikle çok öngörülemezdi.

Tom is always so unpredictable.

Tom her zaman çok öngörülemez.

Tom and Mary are unpredictable.

Tom ve Mary'nin ne yapacağı belli olmaz.

Tom is very unpredictable, isn't he?

Tom çok öngörülemez, değil mi?

Computers are like cats: totally unpredictable.

Bilgisayarlar kediler gibidirler: tamamen öngörülemeyen.

Do you think Tom is unpredictable?

Tom'un öngörülemez olduğunu düşünüyor musun?

The weather here is very unpredictable.

Buradaki hava çok öngörülemez.

- Tom's very unpredictable when he's been drinking.
- Tom is very unpredictable when he's been drinking.

Tom içki içerken çok sağı solu belli olmaz.

Tom's behaviour is unpredictable when he's drunk.

Tom'un davranışları sarhoş olduğunda tahmin edilemez.

Both of them are unpredictable and impatient.

Onların her ikisi öngörülemez ve sabırsız.

It’s a Cold war that's becoming incredibly unpredictable.

Bölgedeki Soğuk Savaş, asla öngörülemeyecek bir hal almış durumda.

After about five drinks, Tom's behaviour becomes unpredictable.

Yaklaşık beş içkiden sonra, Tom'un davranışı öngörülemez olur.

The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.

- Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.
- Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.