Examples of using "Voting" in a sentence and their turkish translations:
Biz şimdi oylama prosedürünü oyluyoruz.
Tom oy veriyor.
Hayır oyu veriyorum.
Oylama devam etti.
Oylayarak karar vereceğiz.
Oy kullanmaktan kaçındım.
Oylamada çekimserim.
Tom oylamada çekimser kaldı.
Tom için oy veriyorum.
nerdeyse çekimser kalacaktım,
Kim için oy veriyorsun?
Tom'a oy veriyor olacağım.
Oy kullanmayı planlıyor musun?
Oy veren üyeler kimler?
Bugün oy veriyor olmayacağım.
Hâlâ Tom için oy kullanıyorum.
Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.
- Oy vermeyi planlamıyor musun?
- Oylamayı planlamıyor musun?
İlk öneri için oy veriyorum.
Oy vererek temsilcini seçersin.
Vatandaşlık, oylama için bir ön koşuldur.
Tom'a oy vermeyeceğim.
Neden Tom'a oy veriyoruz?
Oylama öğle saatlerinde tekrar başladı.
Muhtemelen Tom için oy kullanacağım.
Onlar bir oylama standında temsilcilerini seçer.
Tom için oy vermeye niyetim yok.
Oy verme tercihlerimi gizli tutma hakkına sahibim.
Bu belediye organlarının her biri için ayrı bir oylama fişi vardır.
Bazı insanlar oy verme yaşının 16'ya düşürülmesi gerektiğini düşünüyor.
Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.
tekrar oy sandıklarına gidecekler. Bu sefer yasama seçimlerini yapacaklar.
Demokrasi öğle yemeği için ne yiyeceğini oylayan iki kurt ve bir kuzudur.
ABD'deki Hispanik oyları önemi gittikçe artan, hesaba katılması gereken bir güç.
Demokrasi; iki kurt ve bir koyunun, akşam yemeğinde ne yenileceği hakkında oylama yapmasından daha fazlası olmalı.
Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.