Examples of using "Gelé" in a sentence and their turkish translations:
- Çok üşüyorum.
- Donuyorum.
- Götüm dondu.
- Gölet dondu.
- Göletin üstü buz tutmuş.
O soğuktan donmuştu.
İliklerime kadar dondum.
Göl dondu.
Üşüdüm ve ıslaktım.
Brr! Donuyorum!
Göl donmuş.
Dün gece buz tuttu.
Göl tamamen dondu.
Gölün yüzeyi tamamen donmuş olsa da
donmuş Tuna üzerinden tüm Karadeniz yolunu yağma ve katliamdan geçirdiler
Soğuğa rağmen yiyecek stokları donmamış.
Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.
Ana su borusu dondu ve patladı.
Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.
Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.
Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.
Havuzun paten yapacak kadar donduğunu düşünüyor musun?
Gece o kadar soğuktu ki döndüğümde neredeyse donmuştum.
Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.
ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.
Birkaç gün sonra ise sıcaklık sıfırın altındaydı.
yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?
yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?
akışkan ve ergimiş magma donmuş ve dünya artık yok olmaya hazır
Çocuklar donmuş gölet üzerinde bir hokey pisti kurdular.
düşman topraklarında şaşırtıcı bir zorunlu yürüyüşe yönlendirdi . nehir
1462 başlarında, Eflak ordusu, donmuş Tuna önüne
Göl donmuştu ama buzun üzerinde yürümek için yeterince güçlü olduğundan emin değilim.