Translation of "Gelé" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Gelé" in a sentence and their turkish translations:

Je suis gelé.

- Çok üşüyorum.
- Donuyorum.
- Götüm dondu.

L'étang a gelé.

- Gölet dondu.
- Göletin üstü buz tutmuş.

Il était mortellement gelé.

O soğuktan donmuştu.

J'étais gelé jusqu'aux os.

İliklerime kadar dondum.

Le lac était gelé.

Göl dondu.

J'étais gelé et mouillé.

Üşüdüm ve ıslaktım.

Brr ! Je suis gelé !

Brr! Donuyorum!

Le lac est gelé.

Göl donmuş.

- Il a gelé cette nuit.
- Il a gelé la nuit dernière.

Dün gece buz tuttu.

Le lac est complètement gelé.

Göl tamamen dondu.

Même si tout le lac est gelé...

Gölün yüzeyi tamamen donmuş olsa da

Du Danube gelé, jusqu'à la Mer Noire.

donmuş Tuna üzerinden tüm Karadeniz yolunu yağma ve katliamdan geçirdiler

Malgré le froid, leurs réserves n'ont pas gelé.

Soğuğa rağmen yiyecek stokları donmamış.

Ses mots d'un ton tranchant ont gelé l'atmosphère.

Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.

La conduite d'eau a gelé et a éclaté.

Ana su borusu dondu ve patladı.

Je crois qu'on se trouve sur un lac gelé.

Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.

J'en ramasse quelques-uns et je vais au lac gelé.

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

Il faut être prudent en marchant sur un lac gelé.

Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.

Pensez-vous que l'étang est suffisamment gelé pour patiner dessus ?

Havuzun paten yapacak kadar donduğunu düşünüyor musun?

- La nuit fut si glaciale que, lorsque je revins, je fus presque gelé.
- La nuit était si glaciale que, lorsque je suis revenu, j'étais presque gelé.
- La nuit était si glaciale que, lorsque je revins, j'étais presque gelé.

Gece o kadar soğuktu ki döndüğümde neredeyse donmuştum.

Il faut être prudent quand on marche sur un lac gelé.

Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.

Et aller jusqu'au lac gelé, y creuser un trou et pêcher.

ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

Quelques jours plus tard, la température est tombée en dessous gelé.

Birkaç gün sonra ise sıcaklık sıfırın altındaydı.

Ou bien on va pêcher dans un lac gelé avec les larves ?

yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

Ou bien on va pêcher dans le lac gelé avec les larves ?

yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?

Magma fluide et fondu gelé et le monde est prêt à périr

akışkan ve ergimiş magma donmuş ve dünya artık yok olmaya hazır

Les garçons mirent en place une patinoire de hockey sur l'étang gelé.

Çocuklar donmuş gölet üzerinde bir hokey pisti kurdular.

Traversant le fleuve Dniepr gelé la nuit, tirant personnellement les hommes de la rivière quand

düşman topraklarında şaşırtıcı bir zorunlu yürüyüşe yönlendirdi . nehir

Et au début de 1462, en route pour traverser le Danube gelé, la cavalerie valaque s'arrêta

1462 başlarında, Eflak ordusu, donmuş Tuna önüne

Le lac a gelé, mais je ne suis pas certain que la glace soit assez solide pour y marcher.

Göl donmuştu ama buzun üzerinde yürümek için yeterince güçlü olduğundan emin değilim.