Examples of using "Plonger" in a sentence and their turkish translations:
O suya girmek...
Tom nasıl dalacağını biliyor.
Renault marka otomobilin kalabalığın arasına dalarak
Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.
Tom beş yaşındayken dalmayı öğrendi.
Sığ suda dalmak tehlikeli.
Sperm balinası 1000 metre derinliğe dalabilir.
bir problemi çözmek ve değişim yaratmak için motive oluyoruz.
Fakat artık son teknoloji çekim teknikleri kullanarak zifiri karanlıklara dalabiliyor...
ID numarası olsa dahi böyle lönk diye dersin ortasına dalamıyor