Translation of "Trentaine" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Trentaine" in a sentence and their turkish translations:

- Tu entres dans la trentaine.
- Vous entrez dans la trentaine.

Otuz yaşına giriyorsun.

- Tom semblait être au début de la trentaine.
- Tom semblait avoir la trentaine.
- Tom semblait être dans la trentaine.

Tom otuzlu yaşların başlarında gibi görünüyordu.

Mais j'étais PDG à la trentaine

Fakat 30'lu yaşlarımda CEO'ydum:

Il est au début de la trentaine.

O, otuzlu yaşların başlarındadır.

Tom pensait que Mary avait probablement la trentaine.

Tom Mary'nin muhtemelen otuz civarında olduğunu düşündü.

Nous avons de la place pour une trentaine de personnes.

Otuz kişilik yerimiz var.

Tom ne veut pas se marier avant d'avoir la trentaine.

Ton otuzlu yaşlarına kadar evlenmek istemiyor.

Le gouvernement a ordonné leur destruction il y a une trentaine d'années.

Hükümet otuz yıl önce onların yok edilmesini emretti.

A la vingtaine et au début de la trentaine, les femmes gagnent plus.

20 ve 30' lu yaşlardaki kadınlar çok kere erkeklerden fazla kazanıyor.

En gros, il devait y avoir une trentaine de personnes dans le bus.

Kabaca konuşursak, otobüste yaklaşık 30 kişi vardı.

trentaine de pour cent de l'économie en général, et tout cela est soutenu par de solides

basit bir ortak haline getiriyor, ancak bugün genel olarak ekonominin

Elle dit qu'elle n'a pas l'intention d'avoir de bébés jusqu'à ce qu'elle soit dans sa trentaine.

- Otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.
- O, otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.